ask iliskiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ask iliskiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Ağustos 2022 Perşembe

Gerçekler Acıdır

Napayım mesela insanlar beni sevsin diye olmadığım biri gibi mi davranayım? Beni sevmeleri için kalplerine sevgi mi yükleyeyim?Yükleyemem ki?! Biri sizi seviyorsa; sizi siz olduğunuz için sever zaten. İçinden gelir sevmek.. Zorla olmaz.. Keşke 70lerde gençliğini yaşayanlardan olsaydım, 80ler, 90lar.. İnsana gerçekten değer verildiği zamanlarda olsaydım. İnsanlara menfaatlerine göre davranan insanların olmadığı zamanlar..

4 Mayıs 2022 Çarşamba

Sevmeseniz de olur..


Herkese çok güzel haberler aldığımız ve iyi insanlarla, bize değer veren insanlarla bir arada olduğumuz zamanlar diliyorum.. Başlığa aldanmayın aslında biraz sitemkar oldu ama en son yazımdan sonra bloguma çok bakamadım.. Sakin evde ki o kız yazım sonrası işe başladım :) Müjdeli haberimle geldim, müjdemi isterim. Bazen olmaz dediklerimiz olur, güzel şeyler de olur hayatta..




15 Nisan 2022 Cuma

Sakin Evdeki O Kız



'Sakin' bir İstanbul sabahından günaydın.. Bu sabah içimi dökmeye geldim bloguma. 11 yıldır en kötü anlarımda hep buradaydım. Çünkü kimseler beni anlamazken burası beni anlıyordu, dertlerimi dinliyordu, yazmak iyi geliyordu. Ne zaman bir şeylere üzülsem burada buldum kendimi. Yine buradayım, yine üzgünüm.

3 Nisan 2022 Pazar

24 Mart 2022 Perşembe

HiKAYENİ DEĞİŞTİR, HAYATIN DEĞİŞSİN HAFTA SONU KAMPI




HiKAYENİ DEĞİŞTİR, HAYATIN DEĞİŞSİN

10-11-12 Haziran, Çatalca’da, “Hikayeni değiştir, Hayatın değişsin” Hafta sonu Kampına davetlisiniz 😍 


Bugüne kadar kendinizi inandırdığınız senaryolarınızdan kurtulup daha özgür, huzurlu, özgüven dolu, mutluluk & başarı dolu bir hayat nasıl yaşanır? Bilmek ister misiniz? Bu hafta sonu kampında neler var? Aslında çok fazla şey var, bir kaçını kabaca sıralıyım: 

16 Mart 2022 Çarşamba

Inventing Anna Dizisi Gerçek mi?


Anna Delvey karakterinin gerçek hikayesinden yola çıkarak yayınlanan Netflix dizisini izledim ve gerçekten beğendiğimi söyleyebilirim. Tinder Avcısı belgeseli ne kadar gerçek bir olay ise; Inventing Anna dizisi de o kadar gerçek. Dizinin sonuncu bölümünde; gerçek hayatta kim kimdir görüyorsunuz.

15 Mart 2022 Salı

Kuduz Aşısı ve İnsanların Tepkileri



Herkese güzel olaylar yaşadığımız günler diliyorum. Güzel insanlarla çok da bir arada olamadığımızı görüyorum ama yine de dileyeyim bunu. Aynı zamanda sizinle dalga geçmeyenlerle bir arada olduğumuz zamanlarda diliyorum. Ve bir de üniversiteler bitirmiş ama kişiliği yerine oturmamış, o kadar üniversite bitirmiş ama hayatla ilgili hiç bir şey bilmeyen, kendini geliştirememiş cahil insanlardan çok uzakta olduğumuz günler diliyorum, çok tehlikelisiniz, gerçekten çok cahilsiniz. Muhatap bile olmak istemediğim ama her seferinde bir yerden karşıma çıkan insan türü.

7 Mart 2022 Pazartesi

Bir Kadın Olabilirim


Zamanında forklift kullanmış olabilirim, İstanbul trafiğinde araba kullanma korkuma inat. Envayzır üzerine çıkıp 7 metre yukarıdan, banyo bölümünün reyon ürünlerini indirdiğim sırada, sol ayağımın üstüne düşmüş olabilirim, yükseklik korkuma inat. Tetanoz aşısından kaçıp, Biontech aşısı olmaya koşarak gitmiş olabilirim.

2 Mart 2022 Çarşamba

Füsun Rynart ile Enerji Dolu Bir Röportaj



Herkese pozitif olduğumuz, güzel enerjilerle dolu, ruhumuzla, kalbimizle aynı frekanslarda olan iyi insanlarla bir arada olduğumuz günler diliyorum. Kalbim ve ruhum iyi insanları her zaman hissediyor. Kalbiyle hissedip, kalbiyle ve ruhuyla yaşayan biri olarak Füsun Rynart ile tanıştığımız anda çok güzel duygular hissettim. Ceres Yayınları'nın değerli yazarı Füsun Rynart 'Ruhun Yolu' kitabını kaleme aldı, tanışmamızda bu kitabı vesilesi ile oldu. Bugün sizlere değerli yazar, insanlar iyi olsun diye uğraşan şifacı, uluslararası eğitmen, başarı ve özgüven koçu Füsun Rynart ile sohbet tadında gerçekleştirdiğimiz sıcacık, samimi ve kalbimizden gelen enerjilerle dolu olan röportajımızı yayınlıyorum.

24 Şubat 2022 Perşembe

15 Şubat 2022 Salı

Tinder Avcısı ve İlişkiler Üzerine

 



Bir kadının sosyal medya hesaplarından en çok Instagram ve Facebook hesaplarının merak edildiği Türkiye'den herkese selamlar. Twitter ve Linkedin hesabı çok merak edilmez bir kadının. Çünkü düşünceleri, fiziğinden önemli değildir. En azından benim hayatımda genelde böyle oldu. Zaten buradan da erkeklerin gerçekte neye önem verdiğini anlayabilirsiniz. Tinder Avcısı belgeseli gerçekten yaşanmış bir olay olduğu için oldukça ilgimi çekti ve çok yakın bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine hemen izledim. Tinder Avcısı belgeselini izlediyseniz bilirsiniz Simon karakteri kadınları önce etkiliyor, sonra da onların hem etinden hem sütünden faydalanıyor. Milyonlarca borca sokup, hepsini terk ediyor. Tinder isimli arkadaş&sevgili bulma sosyal ağından görüştüğü kadınlara kendini zengin bir iş adamı olarak tanıtıp, onları yalanları ile kandıran Simon hem servet sahibi oluyor, hem inanılmaz bir yaşam sürüyor sonrasında ise.. sonrasını isterseniz belgeselin tamamını izleyip kendiniz görebilirsiniz. 

16 Mayıs 2021 Pazar

Nasıl yalan söylenir?

 



Nasıl yalan söylenir?  Yalan söyleyen insanlara kızmıyorum ama çok gülüyorum. Çünkü yalan söyledikleri çok belli oluyor. Madem yalan söylüyorsunuz bunun inandırıcı olması gerekir. 

8 Mayıs 2021 Cumartesi

Tam kapanma döneminde psikolojinizi korumanın 15 yolu

 


Tam kapanma döneminde psikolojinizi korumanın 15 yolu

Pandemi döneminde artan ruhsal sıkıntılardan 17 günlük tam kapanma döneminde uzak kalmak mümkün. Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Psikiyatrist Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, “Kişiler evde kaldığı dönemde sevdiği hobilerine ve sanatsal aktivitelere zaman ayırarak psikolojilerini ve kendilerini besleyebilirler. Böylece bu dönemi fırsata çevirip, daha rahat atlatabilirler” diyor.

 

Pandemiyle mücadelede daha etkin tedbirler alan Türkiye, 17 günlük tam kapanma dönemini yaşıyor. Uzmanlar, pandemi bitse bile toplumda gittikçe artan “post travmatik stres bozukluğunun” etkilerinin uzun yıllar devam edeceğini söylüyor. Tam kapanma döneminde insanların kaygı bozukluklarının ve ruhsal sıkıntılarının daha da artması olası… Bu dönemin ruhsal olarak sağlıklı atlatılabilmesinin mümkün olduğunu söyleyen Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Psikiyatrist Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, “Kişiler evde kaldığı dönemde sevdiği hobilerine ve sanatsal aktivitelere zaman ayırarak psikolojilerini ve kendilerini besleyebilirler. Böylece bu dönemi fırsata çevirip, daha rahat atlatabilirler” diyor.

 

“Kişisel tatmin, üretmekle mümkün”

Psikiyatrist Prof. Dr. Mansur Beyazyürek’e göre, pandemi döneminde kaygı, stres ve ölüm korkusuyla psikiyatr ve psikologlara başvuran hasta sayısı 2-3 kat arttı. Bu dönemde ruhsal sıkıntıları artanlar ise daha çok ‘hayatını idame ettirme kaygısı yaşayan’ 25-50 yaş arası hastalar… Virüs bitse bile kaygısının kalacağını vurgulayan Beyazyürek, bu dönemin olabildiğince sağlıklı atlatılmasının mümkün olduğu görüşünde… Bu dönemi daha rahat atlatabilmek için Beyazyürek, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’ne göre, kendini geliştirme yolunda ilerleyen insanlarda, kendini gerçekleştirme yani kişisel tatmin en üst seviyedir. Bu da eğitim, çalışma ve üretmekle mümkün. Bu seviyeye yaklaşan ya da ulaşan insanlar, bu dönemi daha rahat atlatır. Böylesi kişiler, kendiyle barışıktır zaten. Eve kapanmışsa romanını yazmaya devam eder. Ressamsa, resimlerini yapar.  Sinema sanatına ilgisi varsa seyretmediği güzel filmleri seyreder. Evde çiçek yetiştirmek ve bahçe düzenlemek de buna dahil… Kapanma döneminde doğadan uzaklaştırılan insanların ektikleri çiçekleri,  bahçedeki yaptıkları değişiklikleri televizyonda ve sosyal medyada paylaşmalarını memnuniyetle izliyorum.”

 

 

“Hayata maddesel çıkarlarla bakmayın”

“Kendini gerçekleştirme seviyesinde olan insanlar, sanatsal üretimlerden ve yaptığı çalışmalardan keyif alır. Yaşamını anlamlandırmak için imkanları ölçüsünde üretmeye çözüm arar” diyen Profesör Beyazyürek, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Sıkıntılı bir dönemin ardından kapanma geldi. Bunun neden yaşandığının farkında, bilincinde olmak gerekiyor. Bu döneme sorumluluk duygusuyla yaklaşmak gerekiyor.

Farkındalık için belli bir entelektüel seviyeye sahip olmak, kitap okumak ve hayatı yakalamak önemli. Hayata maddesel çıkarlarla bakan ve o anda aldığı zevkle hayatı değerlendirenler; en fazla depresyona giren, umutsuzluk yaşayan ve ruhsal rahatsızlık yaşayan insanlar olarak karşımıza çıkıyor. Önce kendi psikolojimizi besleyeceğiz. Sevdiklerimizle beraber olmak ve kaliteli zaman geçirmek çok önemli. Ben de çocuklarımdan aylardır ayrıyım ama görüntülü olarak her gün onlarla görüşüyorum. Medyada bunlarla ilgili doğru yönlendirici programlar yapılmalı.”

 

 

Tam kapanma dönemini sağlıklı geçirmenin yolları

  1. Kendi psikolojinizi besleyin.
  2. Entelektüel seviyenizi artırın.
  3. Sanatsal aktivitelere ve hobilerinize zaman ayırın.
  4. Evde egzersiz ve hareketlerinizi artırın.
  5. Sevdiğiniz filmleri seyredin.
  6. Şiir, hikaye, roman yazın.
  7. Resim ve çizim yapın.
  8. Enstrüman çalın, müzik dinleyin.
  9. Bahçe işleriyle uğraşın.
  10. Evinizin bir bölümünde çiçek yetiştirin.
  11. Evcil hayvan edinin.
  12. Örgü, dantel gibi el işleri yapın.
  13. Sevdiğiniz yemekleri yapın.
  14. Evinizi yeniden düzenleyin.
  15. Ailenize kaliteli zaman ayırın.




Basın bültenidir.

16 Şubat 2021 Salı

Yanlış Erkekler ve Karakter Analizleri




Herkese sağlıklı, mutlu, keyifli ve aşk dolu günler diliyorum. Biliyorsunuz 14 Şubat Sevgililer Günü'ydü. Benim için sevginin, sevgilinin günü yok. Yüreğinde aşk varsa her gün sevgililer günüdür. Karşılıklı sevgi ve saygı varsa her an kendini cennet bahçelerinde hissedersin. Ben özel günlerden yılbaşını ve doğum günümü seviyorum. Diğer özel günler bana saçma geliyor. Tabi bir gün evli olduğumda evlilik yıldönümümde özel bir gün olacak. Ama yok anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, kabotaj bayramı falan benim ilgi alanıma kişisel olarak girmiyor. Anneniz varsa her gün anneler günüdür, babanız yanınızdaysa her gün babalar günüdür. Kısacası sevdiklerinizle olan her gün güzeldir ve özeldir. Sevgi günü diye bir gün yoktur o sizin her anınızdır. Yılbaşı için yazdığım yazımda da 2021 temamı sevgiye odaklamıştım. Hayatımda sevgiyi hak eden insanları tutacağımı, her şeyi severek yapacağımı yazmıştım. Beni aşağı çeken, negatif enerji veren insanları da hayatımda tutmayacağımı yazmıştım, siz de öyle yapın olur mu değerli okuyucularım! 

Sizi üzenleri hayatınızdan çıkartın. Sizi seven insanlar sizi üzmeye kıyamazlar. Üzüldüğünüzü, ağladığınızı görmek istemezler, sizin kırılmanızı ve incinmenizi istemezler, bunu unutmayın. Sizi kırıp, üzüp, ağlatıp sevinen ya da egolarını tatmin eden insanlar sizleri sevmiyordur. Bu yazımda yanlış erkek türlerinden  bahsedeceğim. Bilinçlenip bu erkekleri hayatınıza almamanız gerekiyor çünkü bu türler sizleri üzüyor, mutsuz ediyor, egolarını sizin üzerinizde tatmin ediyorlar, bilmelisiniz. Hayatlarınızda iseler de en kısa sürede Allah sizi bunlardan kurtarsın! Ya da kendiniz kendinizi kurtarın ve tüm ilişkinizi bu türdeki erkeklerle bitirin. 

Instagram hesabı Facebook hesabı Ruslar Alemine dönmüş erkek modeli: Recep Ivedik'in filminde dediği gibi tabi ki 'ruhlar alemi'nde de değiliz ama :) ruslar aleminde de yaşayamayız. Adam gitmiş tüm Rusya'yı eklemiş görsen kadınlarla dolu bir Rus İmparatorluğu kurmuş başına da geçmiş, adamın ne yaptığı belli değil. Bu tarzdaki erkekler aldatmaya meyilli, sizi diğer Rus kadınları ile kıyaslayıp, çirkin olduğunuzu bile size söyleyebilirler. Söylemeselerde siz farklı kelimelerden, sözlerden bunu anlarsınız. Siz zaten güzelsiniz, kimsenin lafıyla çirkin biri olmayacaksınız. Kendi fiziği ile yaşı ile sorunu olan bir erkek kendi ezikliğini sizin üzerinizden çıkarmak isteyecektir, buna müsaade etmeyin.




Sürekli ayrıldığı sevgilisi ve eski eşi hakkında konuşanlar: Eski eşini unutamayan, eski sevgilisini unutamayan, boşandığı, ayrıldığı halde eski ilişkilerini aklında tutan erkekler, sürekli eski ilişkilerinden bahseder dururlar. Bir kadın öyle yapınca bir erkek nasıl rahatsız oluyorsa bir kadında aynı şekilde bu durumdan rahatsız olur. Bu kıskanma falan değildir. Yeni bir ilişkiye başladıysanız yeni ilişkinizde olmalısınız, geçmişten bahsedip geçmişi yaşayamazsınız. Kimse sizin yara bandınız değildir, eskiyi unutmadan yeni bir ilişkiye de başlanmaz, başkasını unutmak için de başka birinin hayatına girilmez. Bu hem karşınızdaki insana hem de kendinize yaptığınız haksızlıktır. Burada eski ilişkilerin konusu geçtiğinde bahsedilmesinden bahsetmiyorum, konuşulan her konunun eski ilişkilere gelmesine hatta eski sevgililerin övülmesine ve yeni sevgili ile karşılaştırılmasından bahsediyorum. Bu durum hiç normal bir durum değildir. Hemen ilişkinizi gözden geçirip bitirmelisiniz yoksa burada psikolojiniz çok bozulabilir.

26 Ocak 2021 Salı

COVID SONRASI SIK RASTLANAN 5 PSİKOLOJİK SORUN!

 Pandemide ruhsal sağlığınızı korumanın 10 püf noktası!

 


COVID SONRASI SIK RASTLANAN 5 PSİKOLOJİK SORUN!

 

Yüzyılın salgın hastalığı Covid-19 enfeksiyonu kişinin sadece fiziksel sağlığını değil, ruhsal sağlığını da derinden etkiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Sancak “Covid-19 sonrası görülen ruhsal sorunların bir kısmı bedensel hastalıklarla karışabilmektedir. Bu nedenle ruhsal hastalıklar hakkında bilgi sahibi olmak, belirtiler açısından dikkatli olmak önemlidir. Salgının devam ettiği bugünlerde de psikiyatri kliniklerinde sıklıkla Covid-19 ile ilişkili sorunlara rastlamaktayız. Özellikle yoğun bakımda tedavi görmek zorunda kalan, hastalığı ağır geçirmiş Covid-19 hastalarında yoğun bir şekilde travma sonrası stres bozukluğu yaşanıyor. Tedavi ile kontrol altında olan ruhsal rahatsızlıkların alevlenmesiyle de sıklıkla karşılıyoruz.” diyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Sancak, Covid-19 enfeksiyonu sonrası sık rastlanan 5 psikolojik sorunu ve Covid korkusunun hangi hastalıklarla karışabildiğini anlattı, ruhsal sağlığı korumaya yönelik önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

 

Anksiyete (Kaygı) bozuklukları

Yapılan araştırmalar Covid-19 geçiren kişilerin en az yarısında kaygı bozukluğu belirtileri görüldüğünü göstermiştir. Hastalıkla ilgili kaygılı düşünceler sıklıkla gün içinde kişinin aklına gelir. Kişi şikayetlerinin geçmeyeceğine dair olumsuz düşünceleri zihninden atmakta zorlanabilir. Kişinin internet ortamında belirtileri ile ilgili uzun saatler araştırma yaptığını da sık görüyoruz. Çarpıntı, nefes darlığı, sıkıntı hissi, ölüm korkusu, uyumakta güçlük gibi şikayetler kaygı bozukluğunu düşündürmelidir. Özellikle nefes darlığı ve çarpıntı gibi şikayetler Covid-19 sonrası bir süre devam edebiliyor. Bu nedenle kaygı bozuklukları gözden kaçabilir. Ayrıca pek çok psikososyal sebepten dolayı Covid-19 geçirmeyen toplumda da kaygı bozukluğunun arttığını gözlemliyoruz. Bu belirtilerin sizde olduğunu düşünüyorsanız, bir ruh sağlığı profesyoneline danışmalısınız.

 

Depresyon

Covid-19 geçiren kişilerin yarısında depresif belirtiler görülüyor, toplumda ise depresif şikayetlerde genel olarak artış yaşanıyor. Mutsuzluk, hayattan keyif alamama, iştah ve uyku değişiklikleri gibi şikayetler depresyonun önemli bulgularıdır. Yapılan çalışmalarda, depresyonun en tehlikeli sonuçlarından biri olan intihar davranışının da pandemi sonrasında arttığı gösterilmiştir. Sosyal izolasyon, belirsizliğe bağlı kaygılar, ekonomik problemler, geçirilmiş depresyon öyküsü ve Covid-19 hastalığını ağır geçirmiş olmak önemli risk faktörleridir. Kendinizde ve yakınlarınızda depresif şikayetler gözlemlediğinizde en kısa sürede destek almalısınız.

 




Zararlı alışkanlıklar

Araştırmalar pandemi sonrası alkol tüketiminin iki kat arttığını göstermiştir. Geçmişte alkol problemleri olanlar özellikle risk altındadır. Bu "kendini tedavi etme" çabası ciddi bağımlılık tablolarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Ayrıca alkol ve madde bağımlılığı olan kimselerde Covid-19 enfeksiyonunun daha şiddetli seyrettiğini öne süren çalışmalar da mevcut.

 

Uykusuzluk

Covid-19 enfeksiyonu sonrası en sık görülen bulgulardan biri olan uykusuzluk, diğer ruhsal hastalıklara bağlı olabileceği gibi, tek başına da görülebiliyor. Henüz mekanizması tam olarak tespit edilmemekle birlikte, beyindeki hormonal ve biyokimyasal değişikliklerin sebep olduğu düşünülüyor. Bu durumu ayrıntılı bir değerlendirme sonucu uygun bir tedavi ile kontrol altına alabiliyoruz. Ayrıca pandemi döneminde genel toplumda kronik uykusuzluğun yüzde 40'lara vardığını görüyoruz. Ancak bazı kişilerde yaşam tarzı değişiklikleri bile bu durumu düzeltmek için yeterli olabiliyor.

 

Travma sonrası stres bozukluğu

Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Sancak “Sıklıkla gözden kaçan bu rahatsızlık, özellikle hastanede yatan ağır Covid-19 hastalarında taburculuk sonrası yüzde 90 olarak görülebilmektedir. Özellikle yoğun bakımda tedavi gereksinimi olan hastaların, ruhsal travma yaşadığını görüyoruz. Yoğun ölüm korkusu, çaresizlik, umutsuzluk ve yalnızlık hisleri bu rahatsızlığın ortaya çıkmasına katkıda bulunuyor. Taburculuk sonrası akla istemsizce gelen ve hastane deneyimi ile ilgili kötü düşünceler, kabuslar, uykuya dalmada güçlük, hatırlatıcı uyaranlardan kaçınma davranışı bir aydan uzun süre devam ediyorsa tedaviye başvurulmalıdır. Bu rahatsızlık tedavi edilmediğinde kalıcı hale gelme riski taşımaktadır.” diyor.

 



 

Ruhsal sağlığımızı korumanın 10 püf noktası

  1. Arkadaşlarınız ve sevdiklerinizle online görüşmeler yapın
  2. Bağışıklık sistemini güçlendiren yaşam tarzı benimseyin
  3. Alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durun
  4. Sağlıklı ve dengeli beslenin
  5. Günde iki litre su içmeye özen gösterin
  6. Her gün aynı saatte yatağa yatıp, her gün aynı saatte kalkın
  7. Hareketsizlikten kaçının
  8. Düzenli egzersiz yapın
  9. Gerekirse profesyonel destek almaktan kaçınmayın
  10. Hobi edinin, hobilerinize zaman ayırın



*basın bültenidir.

18 Ocak 2021 Pazartesi

40 Yaşıma Bir Kala Mutlu Yıllar Bana

 


40'a bir kala, iyi ki doğmuşum! Neler öğrendim, neyi başardım peki bu yaşa geldiğimde? Sorular kafamda dolaşırken; anneme vefat etmeden önce sorduğum sorular aklıma geliyor..



'Bu hayattan ne anladın anne' demiştim ona. '72 yaşındasın sence hayatın anlamı nedir?' 'Bomboş bir hayat' demişti. 'Mal da yalan mülkte yalan, var birazda sen oyalan', hayatın anlamı bu sözlerde demişti. Yani yalan dünyayı net bir şekilde anlamıştı annem. Ben de yıllar geçtikçe bunu daha iyi anlıyorum. Bu yüzden maddi şeylere değer veren biri değilim. Seviliyorsan, sevdiklerin yanında varsa hayat güzel demişti annem. 'Sevgi' demişti annem, hayatın anlamı burada. Maalesef sevdiklerim yani hayatımda en sevdiklerim annem, babam yanımda değiller. Öyle özledim ki onları. Mekanları cennet olsun. Hep yüreğimdeler, biliyorum onlar beni görüyorlar benim üzüldüğümü veya mutlu olduğumu biliyorlar. Birazda olsa bu güç veriyor bana..


Ben bu yaşıma gelene kadar neler anladım, neler öğrendim bu hayattan peki 40 yaşıma 1 kala;


- Hayallerime değmeyecek kişileri hayatıma ve hayallerime almamayı, hayallerimin kıymetli olduğunu, kimseye hayallerimle dalga geçme hakkını vermeyeceğimi,


-Her başarısızlığımda yeni dersler çıkarmayı, hayatta çıkışlar kadar düşüşlerinde olduğunu, önemli olanın siz düşerken size tekme atanların mı hayatınızda olduğunu yoksa size ellerini uzatan güzel kalplerin mi yanınızda olduğunu anlamam gerektiğini, menfaatlerine göre deri değiştirenleri asla hayatıma sokmamam gerektiğini, hayatımda iseler acilen çıkarmamı,


- Sevginin her şeye rağmen, herkese rağmen, tüm olumsuzluklara rağmen her şeyi başaracağını, sevdiğim insanları, dostlarımı, arkadaşlarımı her zaman sevgiye değer verenlerden seçmem gerektiğini, beni mutlu edenleri sevmeyi, değer vermeyi,


-Vicdanı olan insanlarla bir arada olmayı, benimle oyun oynamayan insanlara değer vermem gerektiğini, dürüstlüğün hayatımdaki ilişkilerde en önemli vasıf olduğunu,


- Bir işi sevmeden yapamayacağımı, huzursuz, stresli ortamlarda ve iş ortamlarını bu hale getiren yöneticilerle bir arada çalışamayacağımı, sevdiğim işi yaptığım da ise inanılmaz mutlu, huzurlu, tatmin olmuş hissettiğimi,


-Güven duygusunun ilişkilerimde ne kadar önemli olduğunu, her ilişkimin güvene dayanması gerektiğini, bana yalan söyleyen güven vermeyen insanların bunları yapmasındaki nedenin kendi psikolojik sorunları olduğunu, benim bununla bir ilgimin olmadığını, kendimi bunlarla ilgili suçlamamam gerektiğini, narsist kişilik bozukluğu yaşayanların, karşısındakini kullanıp yaralarını sarmaya çalışanların rahatsızlıklarını, uzman bir doktora gidip kendilerini tedavi ettirmeleri gerektiğini, böyle insanlara bırakın değer vermeyi, bir saniyemi bile bu kişilikteki insanlara harcamamam gerektiğini,


- Bana eksik duygular yaşatan insanlarla tamamlanamamış olduğumu, eksik hissederek kendime ne kadar acı çektirmiş olduğumu, sırf karşımdaki kişinin kalbi kırılmasın diye sürekli istemediğim şeylere 'hayır' diyemediğim için kendime de evet deyip mutlu olamadığımı, sınırlarımı çizmem gerektiğini o kadar iyi anladım ki...


O zaman mutlu yıllar bana, bir sokağa çıkma yasağında kar varken İstanbul'da, komşunun arabası ile hastaneye gidilirken arabanın bozulup, annemler taksi durağındaki adamı sokağa çıkma yasağı olduğu için ikna edemezken, tesadüfen oradan geçen polis arabasındaki polis amcanın yardımı ile taksinin hastaneye yollanması sonucu, erkek beklenildiği için adımın Gökhan olmasına ramak kala, kız olduğumu görünce babamın daha çok sevinip hemşireyi bahşişlere boğduğu, anneme kebaplar yedirdiği, eve gelmeden sobayı hemen tutuşturup annemi sıcak eve sokan canım babacığımın ve biricik anneciğimin yanına gelip, o sobalı sımsıcak sevgi dolu evde ve bir gardrop dolusu mavili minik kıyafetlerimle, annemin babamın en kıymetlisi olduğum zamanlarda ne kadar mutlu olduğumu, şimdi yazarken daha iyi anlayan ben Yasemin: 'Mutlu Yıllar Bana!'

iyi ki doğmuşum :) 39 yaşım Hoşgeldin! Güzel, temiz bir sayfayı çok güzel şeylerle ve sevgi ile dolduracağız:)

















10 Ocak 2021 Pazar

2021, Hayat, Aşk, İlişkiler, Dostluk..



Şiddetli yağmur dolu, bulanık, insanın içini bulandıran iyice sıkan ama yağmur dinince sanki her şey düzelecekmiş gibi umudun az da olsa içinde olduğu bir İstanbul gününden herkese Merhaba! Uzun zaman sonra farkettim ki bloguma içime dökmeyeli epey zaman olmuş.. 


Hayat koşturmasından, fırsat bulamamış mıyım yoksa her şeyi içime atmaktan dolayı mı bilinmez ama yazmam gerektiğini beni anlayan tek yerin 9 yıl önce açtığım blogum olduğunu yine anladım ve yine içimi dökmeye geldim. Büyüyor muyum olgunlaşıyor muyum yoksa hala aynı çocuklukta mıyım ben de anlamadım..


Yıllar önce bir arkadaşım bu kadar yazma çünkü etrafında düşmanlarında var sen kötü şeyleri yazınca onları sevindiriyorsun demişti. Aslında çok haklıydı. Ben hayatımda yolunda gitmeyenleri yazdığım için beni okuyan beni sevmeyenler seviniyor olabilirdi. Ben asla öyle bir insan olmadım hayatımda. Kimsenin hayatı yolunda gitmese bile o kişiler düşmanımda olsa sevinmedim. Ya bazen düşünüyorum çok iyi ve mükemmel biri değilim ama insanlara bir kötülük yaptığımı, aldattığımı da düşünmüyorum.


Neden her şey bu kadar zor bu hayatta? Neden sevilemiyorum? Düşünüyorum çok mu değersizim ben? Bir aile kurmak eskiden de bu kadar zor muydu? İnsanlar birbirini sevip birbirine değer verdiği zamanlar aşk bu kadar zor muydu? birinin elini tutmak, onu sevmek, kalbini ona açmak bu kadar zor muydu? Ben sanırım ya yanlış yüzyılda doğdum ya da yanlış yıllara denk geldim. Ya da hep yanlış insanlara denk geliyorum.. Ortada bir yanlışlık olduğu doğru.. Bende bir yanlışlık var..


Annemi özledim.. Hem de çok özledim. Dertlerimi ona anlatıp sımsıkı sarılmayı özledim. Onun kokusunu içime çekmeyi. Dinlemesem de bazen nasihatlerini, onun bana nasihat vermesini özledim. Şu an ona soracak ve anlatacak o kadar şeyim varki! O kadar yalnız hissediyorum ki o kadar mutsuz.. Hayatım bir boşlukta asılı kalmış yukarıdan idare ediliyor ben hiç bir şeye müdahale edemiyorum gibi hissediyorum. Keşke hayatta istediğimiz şeylere kavuşabilsek, hep istediğimiz şeyler olsa.. Hani her şey kalbimize göre olurdu? Ama bu mümkün değil, kalbin ne kadar iyi olursa karşına çıkan insanlar da duygularını ve iyi niyetini o kadar güzel kullanıyor kendi amaçlarında.. Böyle olunca kötü biri olacağım diye düşünüyorum ama yine yapamıyorum kötülerin kazandığı bir dünya ya burası.. Kötü biri ol Yasemin, kötü ol sende diyorum olamıyorum..


Çok eski bir dostumla ilgili bir rüya gördüm. Onu çok merak ediyorum başına bir şey mi geldi diye ama o kadar gururluyum ki arayamıyorum. Eğer bu yazımı okursan bana ulaş olur mu? Biliyorum sen çok okuyorsun blogumu. okurdun yani eskiden.. Bana ulaş.. Belki pandemi sonrası birlikte Taksim'e gideriz Sanat Restorana gideriz yine birlikte.. Sana o kadar kırgınım ki bana yaptıkların için ama o kadar da özledim. Özlemeyi sen iyi bilirsin! Özledim ama gösterdiğin iyi dostluğu bana yaptığın kötülükleri değil bunu da bil..


2021'e büyük bir heyecanla girdik. Bu yıl neler olacak? Annemin dediği gibi iyi insanlarla karşılaşalım. Gerisi gerçekten hallolur..


Bazı şeyler elimizde değil, ne kadar çok istesek o kadar olmuyor! Aksi gibi.. Ne kadar emek versek çabalasak yine sevilmeyen biz oluyoruz, aldatılan biz oluyoruz. 2021'in ilk yazısı bu kadar dram içerikli olsun istemezdim ama hayat bu istediklerimizin bir türlü olamadığını hepimiz sırayla anladık.. Keşke hayat bu güzel çiçekler kadar güzel olsaydı.. 






Keşke doğru insanlar karşımıza çıksaydı.. Keşke hepimiz çok mutlu insanlar olsaydık.. Yazımın sonunda Adil Yıldırım'ın bir videosunda gördüğüm ve bugün izlediğim L'ultimo Bacio isimli filmi de izlemeniz için tavsiye olarak bırakıyorum.. Kadın- erkek ilişkileri ve aldatma üzerine izlemeniz gereken bir film..  Her ne kadar kötü zamanlardan geçsekde gücümüzün kalmadığını hissetsekte yine de içimiz de ufak umutlar var, onları kaybetmeyelim, umarım hepimiz mutlu insanlar oluruz..



17 Şubat 2019 Pazar

Mutluluk üzerine..



Herkese mutlu pazarlar. Ne kadar az insan mutlu şu sıralarda gerçi ama yine de mutlu pazarlar olsun:) İçimizdeki çocuğu hiç kaybetmeyelim o zaman mutlu oluyoruz sanırım. Ve iyi insanlarla, bizi anlayan insanlarla bir arada olduğumuz zaman mutluyuz. Bu yazım biraz ilişkiler üzerine olacak. Mutluluğumuzun devamı ilişkilerimizde saklı çünkü. Bu yazıyı aslında mutlu olmak, iyi hissetmek için neler yapabiliriz diye de okuyabilirsiniz ya da mutsuzluğunuzu en az seviyede tutmaya çalışmak olarak da. Huzurlu olmak, size huzur veren insanlarla bir arada olmaktan geçer. Sizi huzursuz edenlerle bir araya geldiğinizde huzursuz hissedersiniz ve mutsuz olursunuz. O insanları sevdiğiniz için tahammül etmeye çalıştığınızda hiç bir şey düzelmeyecek emin olun. Tahammül sınırlarınızı; hiç bitmeyen saygısızlıkları, hiç bitmeyen ukala tavırları ile kendi egolarını sizin üstünüzde test etmeyle sınayacaklar. Yaptığınız hiç bir şeyi beğenmeyecekler. Hatta yetinmeyecekler; hep bana hep bana diyecekler o zavallı egoları ve bencillik duyguları o kadar ağır basacak o kadar empati yapamayan kişiler olacaklar ki 'içinizden yeter artık' dediğinizi duydukları halde hala şanslarını zorlayacaklar, sizi üzmeye, kırmaya devam edecekler. Siz de artık mutsuzlukla çok yakın arkadaş olacaksınız, kendinizi çok değersizmiş gibi hissedeceksiniz. Aslında karşınızdaki kişinin size böyle davranmasına müsade ettiniz, ettiniz ve devamı da geldi. Yani fazla değer soytarıyı kral etti. O zaman ne yapmalısınız sizi mutsuz eden, üzen insanları hayatınızın kapısından dışarı çıkarmalısınız.

Bile bile size saygısızca davranan, sizi ezmeye çalışan, o büyük egoları ile sizin iyi niyetinizle savaşan insanları def edin hayatınızdan. Çok rahatlayacaksınız, sınırlarınızı koruduğunuzda. Üzücü evet; sevdiğiniz ve sizin için değerli olan insanların size kötü davranması, düşüncesiz olması, sizi anlamaması ya da anladığı halde bilerek sizi mutsuz etmeleri gerçekten üzücü. O zaman insanlara hiç mi değer vermeyelim. Tabi ki hayır ama sınırlarınızı koruyup, sizi egolarında ezmeye çalışmayan size değer veren insanlara değer vererek bunu sağlamalısınız. 

Kadın erkek ilişkilerindeki mutsuzluğun nedeni ise; egoların savaşı. Karşındakini anlamaya çalışmak yerine sürekli kendini anlatmaya çalışmak ve her konuda ben haklıyım demek. Ama haklı değilsin. Karşısındaki insanı sürekli aşağılayıp, sürekli kırıcı hareketlerde bulunan birisi karşısındaki kişiyi sevmiyordur da kesinlikle sizi sevdiğine inanmayın. Seven insan çünkü bu şekilde davranmaz, aşkı hisseden insan sevdiği kişiyi üzmeye çekinir, onu kaybetmekten korkar. Bu devirde sevgi ve aşktan söz etmek biraz anlamsızca belki de çünkü çok nadir bulunuyor -bulanlar öyle söylüyor- eğer bulursanız bir gün onu kaybetmek yerine kıymetini bilmeyi tercih edin, tabi ki gerçek olanın. Diğer ilişkiler ise bana menfaat üzerine kurulu gibi geliyor, birbirini maddi ve manevi olarak kullanmanın yanı sıra duyguları da kullanma diye bir şey var. Karşınızdaki kişi sizi sürekli manipule etmeye çalışıyorsa orada kocaman bir sorun var demektir. Bunun sonuçları ise mutsuz kişiler, kendini kullanılmış hisseden bireyler. Kendini aptal yerine konulmuş gibi hissettiren kim varsa biraz düşünün bu doğrudur, önce konduramazsınız ama sonrasında saygısızlık, aşağılama ve aldatma olarak sonuca ulaşırsınız. Karakterleri insanları kullanmaya odaklı olan insanlardan kmlerce uzağa kaçın, onları kendi egoları ile başbaşa bırakın, aslında onlar hiç bir zaman mutlu olamayacaklar, insanları kandırdıklarını düşündükleri ama kendilerini kandırdıkları yalan dünyalarında yalan mutluluklarla mutlu olduklarını düşünüp egolarının bencil tatminini mutluluk saymaktan öteye geçemeyecek boş ve beleş hayatlar yaşayacaklar.

Böyle insanlardan uzakta olduğumuz, gerçek mutluluğu hayatımızda dost edindiğimiz zamanlar diliyorum. Unutmayın seçimleriniz sizin hayatınızı belirliyor; 'mutlu olmak mı istiyorum' yoksa 'mutsuz olmak mı istiyorum' bu soruyu dürüstçe cevapladığınızda gerçeği de bulacaksınız. Mutluluğu hak ediyorsunuz, başka bir yazımda görüşmek üzere :)






11 Şubat 2018 Pazar

Cebimdeki Yabancı Filmi Yorumlarım



Herkese harika pazarlar diliyorum. Bugün sizlere hafta sonu ne yapsak, sinemaya gitsek de ne izlesek diye düşünenlere bir film önerim olacak.  'Cebimdeki Yabancı' isimli filme gitmenizi mutlaka tavsiye ediyorum.  Gerilim, macera, aşk&ilişkiler üzerine olan filmleri sevenlere önereceğim bu filmi. Gerilim derken aslında korku&gerilim tarzında değil, aslında psikolojik de denilebilir bu filmin konusuna. Ama gizem, bilinmezlikte barındırıyor. Özellikle günümüzde yaşanan ilişkilerin gözler önüne serildiği bir konu var. 

Orjinali 'Perfetti Sconosciuti' isimli yabancı filmden esinlenip yapılan 'Cebimdeki Yabancı' filminde; yedi yakın arkadaşın bir akşam yemeğinde yaşadıkları anlatılıyor. Yakın arkadaşlar arasında evli olanlar, sevgilisi olanlarda var. Peki ne kadar yakın arkadaşlar, peki biz ne kadar yakın arkadaşız, hepimiz dürüst müyüz? Mesela bir gece arkadaşlarımız ile buluştuk, hepimiz cep telefonlarımızı masanın üzerine bırakıp, gelen mesajları okuyup ve aramaları cevaplayabilir miyiz herkesin önünde? Sırlar, gizlenenler, herşeyin açığa çıktığı 'vay be bu da mı böyleymiş' dediğiniz anların yaşanacağı, en masum görünen insanın bile pekte masum olmadığını göreceğiniz bir film olacak. Film bence çok gerçekçi, orjinalini izlemedim, yabancı versiyonunu fakat bu filme bayıldığımı söyleyebilirim ki oldukça çok gerçeklik içeriyor. Aynı zaman da da günümüzdeki aşk&ilişkiler&evlilik konularının da başarı ile işlenildiğini düşünüyorum. Yok mu yakın çevremizde de veya tvlerde neler görüyoruz. Asıl anlatılmak istenilenin cep telefonu dediğimiz şeyin aslında küçük olduğu kadar hayatımızda kapladığı büyük yer. Büyük ve bizi köşeye sıkıştırmış, o sıkışıklıkta kaybolmamızı da sağlayan bir aygıt olması malesef son zamanlarda böyle. Aslında teknoloji gerçekten çok çok iyi bir şey. Fakat teknolojiyi iyiye de kötüye de kullanmak elimizde. 

Tür: Gerilim , Komedi 
Yönetmen : Serra Yılmaz 
Oyuncular : Belçim Bilgin Erdoğan, Buğra Gülsoy, Şebnem Bozoklu, Leyla Lydia Tuğutlu, Çağlar Çorumlu 
Senaryo : Murat Dişli 
Yapımcı : Ferzan Özpetek, Necati Akpınar

Oyuncuların performansları da harikaydı, düşünün yani bir masanın etrafında hiç sıkılmadan iki saat civarında bir filmi izliyorsunuz, sıkılmak bir yana heyecan ve merakla izledim. Serra Yılmaz'ın ilk yönetmenlik deneyimiymiş, bence harika bir film olmuş, hepsinin ellerine sağlık.

Filmde dikkatimi çeken; aslında herşeyin farkındayız özellikle de ilişkilerde. Ama belli mi etmiyoruz, belli edince kendi hatalarımızla mı karşılaşacağımızdan korkuyoruz bilemiyorum ama aslında hepimiz herşeyin farkındayız. Mesela aldatılan bir kadın, aldatıldığını çok iyi biliyor, onun üzerine de aldatıyor mu acaba? İlişkilerde önemli olan dürüstlük değil mi? Şu an dürüstlük çerçevesinde kaç ilişki var etrafınızda? Gerçek ve güzel ilişkiler yaşamamız ümidi ve cep telefonlarımızın içinde kaybolmamak dileği ile, hem dostlukta hem de aşk hayatımızda..