dostluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dostluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mayıs 2022 Pazar

Gülersin Bana Biliyorum


Mektuplar sana çok olacak, sensiz gecelerde, öyle görünüyor cancağızım.. Sen iyi ol da.. Varsın bu yazdıklarımı sonradan gör.. Yine özledim, yine anlatacaklarım var sana. 'Ne olaylar ne olaylar ay ben şok' deyişlerim geliyor aklıma, insan bi yandan ağlarken bi yandan güler mi? Sen çok gülersin biliyorum bana :) Ben de sana gülerim biliyorsun..

Yazarken yine ağlıyorum, yaw asıl benim güçlü olmam lazım ya.. Neyse boş ver bunları bak aklıma ne geldi gece gece.. En son konuşmuştuk demiştim ya yeni bir diziye başladım, adı 'Sky Rojo' diye, 'konusu ne? bende bakarım' demiştin. Konusunu söylediğimde attığın o kahkaha hala kulağımda, nasıl gülmüştün.. O güzel gülmen aklımda en son kalan şey sanırım. Seni gülmelerinle, güzel anılarımızla ve beni sevmenle(bilirsin beni pek kimse sevmez) hatırlıyorum ben. Bu arada arkadaşlarınla pay edemiyoruz seni 'hayır diyorum, o en çok beni sever' paylaşılmıyorsun demek ki hepimizde güzel izlerin var, güzel gülüşlü dostum..

Pazartesi büyük gün çok güzel haberler alacakmışız. Biliyorum bence de güzel haberler alacağız ve ne yapacağız hemen bi kahve içeceğiz. Geçen aklıma ne geldi biz 'bi kahve' isminde bir cafe mi açsak kız? Bunu bi düşün derim ben.. Öpüyorum canım benim yüreğinden.. bir de en sevdiğin şarkıyı buraya ekliyorum. Sibel Alaş'ın bu şarkısını sende bende çok severiz.

 https://www.youtube.com/watch?v=ThufvaUVi1Q

Hadi dinle güzel şeyler olacak.. Yağmur bulutu unutmaz, ben de seni unutmam kardeşim, dostum..


21 Mayıs 2022 Cumartesi

Bi Kahve..



Canım, nasılsın? Ben kahve içmek istiyorum şu an seninle.. Dayanamadım buraya geldim yine, biraz mektup gibi oldu.. Kusura bakma ama üzgünüm, gerçekten çok.. Biliyorsun yine en iyi yaptığım şeyi yapıp bloguma yazmaya geldim, bloggerım ya.. Şu an çığlık atmak istiyorum, bağırmak avazım çıktığı kadar.. Sadece ağlayabiliyorum..

15 Nisan 2022 Cuma

Sakin Evdeki O Kız



'Sakin' bir İstanbul sabahından günaydın.. Bu sabah içimi dökmeye geldim bloguma. 11 yıldır en kötü anlarımda hep buradaydım. Çünkü kimseler beni anlamazken burası beni anlıyordu, dertlerimi dinliyordu, yazmak iyi geliyordu. Ne zaman bir şeylere üzülsem burada buldum kendimi. Yine buradayım, yine üzgünüm.

27 Şubat 2017 Pazartesi

bazı insanlar..



Bazı insanlar iyilikten, dürüstlükten, dostluktan ve insanlıktan anlamazlar. Onlar; onlar gibilere alışıktır çünkü. Kendileri gibi iyi olmayan, yalan söyleyen, insanlıktan nasibini almamış insanlar çıkmıştır karşılarına hep. Onlarla iyi anlaşırlar, onlara alışmışlar bir kere, bunu huy edinmişler, üzülmeyin.. Sizde bir sorun yok aslında..  
Halbuki herkes facebook paylaşımlarında dışarıya gösterdiği kadar iyi bir insandı!

8 Şubat 2017 Çarşamba

Seni İstemiyorum Bebeğim!


İnsan yalnız kalınca daha çok düşünüyor. Olayları.. Daha çok dışardan görebiliyor. Hayatın koşuşturmasında göremediği şeyleri ve ne isteyip ne istemediğini, yalnız kaldığında daha iyi anlıyormuş. Ben annemmiş gibi davranan arkadaşlar istemiyorum mesela etrafımda. Çünkü bir tane annem var benim, şimdi çok uzakta kalsam da ondan, bana kimse annelik taslayamaz, bu hakkı kendisinde göremez. Hele ki iyi anneymiş gibi davranıp beni yaramaz çocukmuşum, kötü kızmışım gibi ilan edemez, beni o şekilde değerlendirmeye, itham etmeye, yargılamaya çalışan insanlara hiç ihtiyacım yok hayatımda. Beni sevdiği için böyle davrandığını söyleyen insanlara gerçekten ihtiyacım yok çünkü beni gerçekten seven dostum, arkadaşım olmuş olsaydınız bana sahte annelik taslamalarınız yerine gerçek bir dost gibi davranıp, beni acılı günümde eleştirmek yerine benim yanımda olurdunuz. Her insanın hataları olabilir. Mesela ben kolay sinirlenen birisiyim ve kırılan birisiyim, bunu belli ediyor muyum çok veya gösteriyor muyum kırıldığımı? Belli etmiyorsam bazı şeyleri alttan alıyorsam, ya sabır diyerek sineye çekiyorsam bu benim salaklığımdan değil, bu sana verdiğim değerden kaynaklanıyordur. Kimsenin tribini hele hele atarını, giderini, ayarını çekecek birisi değilim ki ben gerçekten zor bir dönemden geçiyorum hala atlatmış değilim bazı şeyleri. İnsanlara hatalarını söylemeyince, göstermeyince ne de kendilerini mükemmel sanıyorlarmış!

Kaba kadınları istemiyorum hayatımda mesela. Kibar görünümlü, ağzından hiç kaba bir laf çıkmayan ama içinde kabalıktan geberecek yapıda olan, içinde bir öküz besleyen kadınları istemiyorum! Fiziken gördüğünde eli kolu rahat durmayan mesela sürekli ayağına basan, sana çarpan (seni görmüyor farkedemiyor aslında egosunu öyle bastırdığını sanıyor seni ezik görmeye çalışarak) kadınları istemiyorum hayatımda. Dışardan ne hanımefendi gibi görünen ama içerden tanındığı zaman yapmacık ve çirkef olan kadınları cidden sevmiyorum, bana çok antipatik ve itici geliyorsunuz. Sadece rol yapan yapmacık kadınlarsınız. Egonuzu bu kadar önemsemeyin bu kadar kibirli olmayın mesela çünkü hiç bir küçük dağı siz yaratmadınız ve sizde bir gün öleceksiniz, benim gibi, onun gibi, hiç birimiz bu dünyada kalmayacağız. Başka birinin yanında bana öğüt veya hayat dersi vermeye çalışan insanları sevmiyorum. Beni bozmaya çalışan; dediğim gibi ego manyaklarını, annemmiş gibi tavırlar takınanları (yani ben senin iyiliğin için diyorum aslında seviyorum seni diyen ama sevgisini hiç göstermeyen, sadece eleştiren, konuşan, sürekli kırıcı olan kişilerin sevgilerine hiç inanmıyorum) istemiyorum sizin gibi arkadaşları eksik kalsın! 

4 Temmuz 2015 Cumartesi

ruhuma estetik yaptırıyorum..


Sonra durdum..düşündüm.. dedim ki; kendini bu insanlar için mi üzüyorsun, seni sevmeyenler için yıpranmaya kendini üzmeye değer mi? Yaptıklarını görmeyen, anlamayan dost, arkadaş, bilumum akraba.. sevgili için değer mi? Kendi moralini bozup canını sıkmana ..!? Değer mi onları düşünmeme, ağlamama, üzülmeme onlar için ?! Beni anlamayanlara, yanlış anlayanlara artık kendimi anlatmamayı seçiyorum. Nasılsa anlamıyorsunuz, bu saatten sonra hiç anlamayın daha iyi..

Vefasız, nankör, bencil insanlar için kendimi yıpratmayacağım, Kendi egolarıyla, nankörlükleriyle, bencillikleri ile baş başa bırakıyorum onları .. İşi düşünce, boş kalınca, menfaati olunca arayan soran, hiç bir kötü zamanımda yanımda olmayan buna iyi gunumde dahil, yani hiç bir anımda benimle olmayan beni hep YALNIZ bırakan herkesi bende bırakıyorum artık .. artık hiçbirinize üzülmemeyi seçiyorum, Kılımı dahi kıpırdatmamayı seçiyorum sizin için .. Yaptığı iyiliği başıma vuran, başarılarımla mutlu olmayan, hep kendini düşünen, hep kendi dediği olsun isteyen onlara değer verdiğim için de bunun hep görevim oldugunu sanan, bütün tanıdığım insanlar artık hiç kusuruma bakmayın siz de benim HİÇsiniz ..

Bu da şarkım:


Biricit olgunlaşmaya mı başlıyor ne dersiniz?



8 Temmuz 2014 Salı

Kaybeden Dostlar, Aşklar..


Bir zamanlar bir arkadaşım demişti ki:'Neden blogunda özel hayatınla ilgili detaylıca yazıyorsun? Dostlarında görüyor, düşmanlarında. Dostların belki üzülür ama düşmanların sevinir yazdıklarına', bende ona demiştimki: 'Benim için dostumun da düşmanımın da ne düşündüğü önemli değil, ne düşünürlerse aynısını yaşarlar, iyiyse iyi kötüyse kötü' demiştim. Blogumu ilk açtığımda neredeyse 3 yıl civarı öncesinde kimse bilmiyorken, o kadar rahat yazabiliyordum ki, şimdi dost düşman herkes biliyor, o yüzden kasıyorum kendimi yazmıyorum. Nedeni bu; şu an düşünüyorum düşmanlarım da okuyorlar mı yazdıkları mı? Belki de gülüyorlardır.. Eski sevgililerim cidden de okuyorlarmış. Hatta birkaç ay önce blogumu bulan birisi; yazdıklarımı hep kendime göre anlattığımı bile söylemişti:) Herkes kendi yaşadığını bilirmiş, hissettirdiğini bilmezmiş ama hissedilenler de unutulmazmış belki de ondan. 

Benim hakkımda kötü şeyler mi yazdın? İyi şeyler yaşatsaydın onlardan bahsederdim burada. Yazmak zorunda mısın? Yazma! Yazmak zorunda değilim ama içimi dökmem gerek çünkü beni dinlemediniz! Anlamaya çalışmadınız, hep siz haklıydınız, ben hep haksızdım.. Benimle aynı şeyleri yaşayanlar var belki de; burası bir terapi yeri gibi yazınca rahatlıyorsun! Zaten aylarca, yıllarca sustum artık konuşmam gerek! Belkide yaşadıklarımızdan dersler alanlar olacak burada.. Neden kimse karsısındaki kişinin yerine koymuyor kendini, niye empati denilen seyin varlığından habersiz herkes? Neden hep ben haklıyım ben haklıyım diyor? Neden hep birisinin dediği şeyi yapmak zorundayız? Neden bir orta yol bulup uyum içinde yaşamıyoruz, illa ki birilerinin kaybetmesi mi gerek? Aşkını, sevgisini, dostunu, istediklerini, hayallerini,  iyi niyetlerini kaybetmesi gerek öyle mi? 

İlla ki birileri kaybedecekse o zaman kalp kıranlar kaybetsin! Vicdanı olmayanlar kaybetsin! Dostunu, sevgilisini kullananlar, arkadan iş çevirenler kaybetsin! Kendini herşeyden üstün gören, aklının karsısındaki insandan çok olduğunu düşünen, akıllıyım diye geçinipte beş para etmeyen akıllarını  yaptıkları hatalarda kullanamayıp; ona buna akıl vermeye çalışan ego manyakları kaybetsin o zaman gerçek dostluğu! Dostunu sömürenler, dedikodu yaparak etrafına kötüleyenler kaybetsin o zaman! Arkadaslığını, dostluğunu, aşkını sanki karşı taraf için bir lütufmuş gibi görüp, karsısındaki insanı aşağılayanlar kaybetsin o zaman! Kalbini kırdığını söylediğinde; evet kalbini kırdığımın farkındayım bilerek yazıyorum bu sözleri diyerek seni daha da kıranlar kaybetsinler o zaman! Kendisine verilen değeri anlamayanlar kaybetsin o zaman! Hayatında değer görmemiş ve sizin ona haketmediği değeri verdiğinizde bir tarafları kalkan insanlar kaybetsinler! İnsanları kınayıp, kendi daha beter şeyler yapanlar kaybetsin! İşiyle kariyeriyle başarılı olup yeterli olgunluğa ulaşamayan ve sizi alt seviyede sanan insanlar kaybetsin! Seviyormuş gibi yapıpta aldatanlar kaybetsin o zaman! İnsanların duygularıyla oynayanlar kaybetsin!

Sizi gerçekten sevmeyenler kaybetsin! Çünkü gerçek dostluk, gerçek aşk nedir biliyor musunuz? Gerçek dostta, gerçek aşıkta ve  gerçek seven insan da sizi her halinizle olduğunuz gibi kabullenen kişidir. Sizi doğal halinize, mesleğinize, paranıza, kıyafetinize, fiziğinize, özel ilişkilerinize göre değerlendirmeyen, kalbinizi ve ruhunuzu tutsak etmeyen, sizi gerçek ve saf bir sevgiyle seven dosttur, aşıktır, sevgilidir. Bunun ötesindeki kişiler ve ilişkiler gerçek aşk ve gerçek dostluk değildir. Sadece menfaattir, yalandır, kullanmadır, değer vermenizi sömürmektir... 

Ben hiç bir zaman bir dostumu ya da aşkımı kaybetmedim. Sadece dost gibi görüneni, aşk gibi görüneni gerçeğinden ayırmayı anladım..

Biricit derki; kaybeden ben değilim sizsiniz..


28 Aralık 2013 Cumartesi

Bir Dostuma Sevgilerimle :)



2014 bol sürprizli olacak sanırım en yakın arkadasım, canım kankam  bana cok güzel hediyeler almıs, en çokta Kız Kulesi Bardağımı gördüğümde çok duygulandım, Kız Kulesi sevdam var gizliden gizliye bildiğiniz gibi, zaten ya çok yakınlarım ya da blogumun okuyucuları biliyorlar bunu, benim için özel bir yeri var Kız Kulesi'nin:) Geçen gün bulustuğumuzda arkadasımla konusurken sordum biz kaç yıldır arkadasız diye seneye 10 yıl olacakmıs ve o zamanda tanısmamızı kutlayacağız, çünkü bu dünyada iyi ki tanımısım dediğim en nadir insanlardan birisin canım arkadasım, blogumu kimseler bilmezken, sen biliyordun, okuyordun sen :) 




En zor zamanlarımda yanımda oldun, en mutlu anlarımda da hep yanımdaydın, seni çok seviyorum, menfaatinin bittiği yere kadar değilde yüreğinin yettiği kadar yanımda olduğun için mutlu yıllar dilerim sana buradan:) Ve işinde başarılar diliyorum, daha da yükseleceksin, başarılı olacaksın biliyorum bunu.. 9 yıl önce tanıstığımızda hani o günlerde simitle çay içerdik ya o hala aklımda..o günlerimizi hiç unutmayacağım.. En güzel kahvaltılar değilde; seninle çay içip simit yediğimiz günleri hiç unutmuyorum ben.. Geçen sene de Garfield'li terlik almıstın bana ya ben yine duygulanmıstım, bu sene de yine beni duygulandırdın, benim ömürlük arkadasım.. 2014'te insallah hayallerindeki aşkı, gerçek aşkı bulup dünyanın en mutlu insanlarından birisi olman dileğiyle; özlemle öpüyorum seni :)

Biricit derki; gerçek dostlarınız varsa yanınızda onları sakın kaybetmeyin..:)

23 Aralık 2013 Pazartesi

2013'ten Neler Öğrendim?


2013 yılı özellikle içinde 13 rakamı geçtiği için mi bilmiyorum ama bana pek yaramadı. Çünkü 13 rakamını zaten sevmiyorum, çift rakamları daha çok severim :) Bu da bir takıntı belki de:) 2013'ün son günlerinde yaşadığım yılın muhasebesini yaptım, düşündüm, düşündüm hatalarımı bulmaya çalıştım veya başıma gelenlerden ders aldım mı diye düşündüm. 2013 benim çok şeyde sınandığım bir yıl oldu. Dostluklarda sınandım, aşkta sınandım. Sabır da çok sınandım. Meğer ben çok sabırlıymışım, içime çoğu şeyi atabiliyormuşum, dışa yansıtmıyormuşum ki yansıttıklarım yaşadıklarımın yarısı bile etmez. Belki de kendimi yanlış ifade ettiğim, yanlış anlamalara, yanlış insanlara, yanlış düşüncelere, yanlış duygulara kapıldığım bir yıl oldu benim için.. Dostlarımda sınandım, evet.. Kimin gerçek dostum olup olmadığını gördüm bu yıl içinde, kimin düşmanım olduğunu gördüm diyemem çünkü düşmanım olacak insanlar tanımıyorum, tanımadım ve tanımayacağım. Dostumu ve dostum olamayacak insanları gördüğüm bir yıl oldu benim için. Çünkü; herkes herkesin dostu olamaz, bazı dostlukları her bünye kaldıramaz, samimi görünmek kolaydır da; iş gerçekten samimi olmaya gelince; egosuyla başbaşa kalır insan..İşte o zaman gerçek yüzünü görürsünüz insanların, aşkınızın veya dostunuzun..

Aşkta da sınandım, evet.. Ama yanlış insanla sınandım. Hani bize öğretilenler vardı ya hani sevince yeterdi "öyle bir şey yok'u" öğrendim. Siz karsınızdaki insanı hatasıyla sevabıyla kabul edersiniz ya, yine de onu üzmek istemezsiniz, aslında bunun bana hiç yapılmadığını öğrendim. En çokta hiç sevilmediğimi öğrendiğim bir yıl oldu kendi adıma :) Sanırım kötü biri olmalıyım diye düşündüğüm bir yıl da oldu aynı zamanda. O kadar kötü olmalıyım ki bir türlü mutlu olacağım insan karşıma çıkmıyor diye üzüldüm, ağladım, verdiğim değer için kendime kızdım, kendime ağladım. Allah kimseyi -beni sevmeyen insanı bile-  yanlış insanla, ne istediğini bilmeyen insanla, onun vaktini çalan insanla karşılaştırmasın.. Neyi öğrendim peki? Karşınızda ki insana eğer ki o size ne kadar değer veriyorsa o kadar değer vermelisiniz'i öğrendim.. Sevmenin hiç bir şeye yetmediğini de öğrendim, eğer karsınızda ki kişi yanlış insansa veya siz karsınızda ki insana göre yanlış insansanız; tüm bu yanlışlığın cezasını sevginize yüklememeniz gerektiğini ve mücadele edemeyen insanla hiç bir yere varılamayacağını öğrendim.. Sevgi ve aşk insanın içinden gelirmiş, kendini sevdirmeye çalışsan bile onun içinden seni sevmek gelmiyorsa; sevilmezmişsin'i öğrendim. Ve seni sevmeyen insanla da bir yere varılamayacağını öğrendim.

Bumerang gibi attığında geri dönen insanlar gördüm, 2013'te 6 yıl önceki eski sevgilim geri dönmüştü ama ağzımın payını yıllar öncesinden aldığımdan dolayı ağzının payını iyi verdim demek ki tarihe gömüldü:) Eski sevgililerden bir halt olmadığını daha da iyi öğrendim 2013'te.. 

Kabul ediyorum, itiraf ediyorum ki 2013 berbat bir yıl oldu benim için, 2014 ne getirir bilinmez..




2013'te güzel şeylerde öğrenmedim diyemem.. Güzellikleri de oldu,sürprizler, ani mutluluklar, güzel haberler, çoğu arkadasımın çoluk çocuğa karısması, annemi daha çok sevmem, biraz daha olgunlastığımı hissetmem (bu iyi mi kötü mü bilemedim şimdi), annemin, arkadaslarımın gercek dostlarımın yanımda olması ve onların beni gercekten, cıkarsızca sevmelerini bir kez daha öğrendim ve bence en güzeli de buydu.. 

Peki Sen 2013'ten Neler Öğrendin?

Biricit derki; 2014'ten sevgi ve mutluluk istiyorum, sevilmek, sevilmek ama gerçek sevgiyi..

15 Ekim 2013 Salı

Mutlu Bayramlar Dilerim :)


Ailen ile veya sevdiğin insan ile yapılan bir bayram sabahı kahvaltısı kadar güzel bir şey sanırım yoktur dünyada:) Ya da dostlarla içilen bayram kahveleri.. Neşeli sohbetler eşliğinde, gülücüklerin havada uçuştuğu bir bayram öğleden sonrası kadar güzel bir öğleden sonra bulamazsınız bence:)  

Bayramları 16 yıldır babamı özlediğim için zor geçirsem de; yaşadığım eski bayramları özlesem de,yine de bir bayramı görmek sevinç verici.. Blogumu izleyen bütün herkesin bayramını en içten dileklerimle kutlarım, Kurban Bayramımız mübarek olsun, mutlu, huzurlu, bol bol gülmeli,eğlenceli, yardımlaşmalı, neşe dolu nice nice bayramlara..:)

En çokta; bekarların, evlenmek isteyen bekarların, evlenmek istemeyen bekarların, evli olanların, evli olup çocuk sahibi olanların, çocuk sahibi olmayan evlilerin,şeker-çikolata-harçlık üçlüsünü isteyen mini mini miniklerin, çikolataaa diye inleyen koca koca bebeklerin (ben oluyorum), hanım hanımcık evinde oturanların, ellerini öptüren büyüklerin,gezmelere gidip bol bol gezenlerin, gezmelerde el öpenlerin, bir kahvenin kırk yıl hatırı olduğunu bilenlerin, cebinde ki son parayla piyango bileti alanların, yalnız kalplerin,sevdiği insanlara kavuşamayanların, sevdikleri uzakta olanların, sevdiklerinin uzağında olanların,sevdiklerine sadece dua ile ulaşabilenlerin en çokta onların Kurban Bayramı mübarek olsun..

Biricit derki; bu bayram bir iyilik yapın sadece kendinizi düşünmeyin, birilerine iyilik yapmayı deneyin, belki de bazı şeyler değişir..


QR Cosmetics ile yaptığımız çekilişimizde ki bayram hediyelerimizi görmediyseniz; buradan alayım sizi :)