is hayati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
is hayati etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nisan 2022 Cuma

Sakin Evdeki O Kız



'Sakin' bir İstanbul sabahından günaydın.. Bu sabah içimi dökmeye geldim bloguma. 11 yıldır en kötü anlarımda hep buradaydım. Çünkü kimseler beni anlamazken burası beni anlıyordu, dertlerimi dinliyordu, yazmak iyi geliyordu. Ne zaman bir şeylere üzülsem burada buldum kendimi. Yine buradayım, yine üzgünüm.

3 Nisan 2022 Pazar

24 Mart 2022 Perşembe

HiKAYENİ DEĞİŞTİR, HAYATIN DEĞİŞSİN HAFTA SONU KAMPI




HiKAYENİ DEĞİŞTİR, HAYATIN DEĞİŞSİN

10-11-12 Haziran, Çatalca’da, “Hikayeni değiştir, Hayatın değişsin” Hafta sonu Kampına davetlisiniz 😍 


Bugüne kadar kendinizi inandırdığınız senaryolarınızdan kurtulup daha özgür, huzurlu, özgüven dolu, mutluluk & başarı dolu bir hayat nasıl yaşanır? Bilmek ister misiniz? Bu hafta sonu kampında neler var? Aslında çok fazla şey var, bir kaçını kabaca sıralıyım: 

16 Mart 2022 Çarşamba

Inventing Anna Dizisi Gerçek mi?


Anna Delvey karakterinin gerçek hikayesinden yola çıkarak yayınlanan Netflix dizisini izledim ve gerçekten beğendiğimi söyleyebilirim. Tinder Avcısı belgeseli ne kadar gerçek bir olay ise; Inventing Anna dizisi de o kadar gerçek. Dizinin sonuncu bölümünde; gerçek hayatta kim kimdir görüyorsunuz.

7 Mart 2022 Pazartesi

Bir Kadın Olabilirim


Zamanında forklift kullanmış olabilirim, İstanbul trafiğinde araba kullanma korkuma inat. Envayzır üzerine çıkıp 7 metre yukarıdan, banyo bölümünün reyon ürünlerini indirdiğim sırada, sol ayağımın üstüne düşmüş olabilirim, yükseklik korkuma inat. Tetanoz aşısından kaçıp, Biontech aşısı olmaya koşarak gitmiş olabilirim.

2 Mayıs 2021 Pazar

Gain Metot Dizisi




Herkese mutlu hafta sonları diliyorum pandemi döneminde tam kapanmaya girdiğimiz bu günlerde evdeyken izleyeceğiniz dizi ve film önerilerimi devam ediyorum, bu yazımda Gain platformunda yayınlanan Metot dizisinden bahsedeceğim. Bir iş görüşmesi macerasını konu alan Metot dizisinde dört aday işe girebilmek için zorlu ve acımasız bir mülakattan geçiyorlar. Tiyatro sahnesinin sevilen oyunu Metot dizi şekline dönüştürülmüş. Serkan Keskin'in yönetmenliğini yaptığı Metot dizisinde Şebnem Hassanisoughi, Serkan Keskin, Mustafa Kırantepe ve Sarp Aydınlıoğlu oynuyorlar.

30 Aralık 2015 Çarşamba

15 Ocak 2015 Perşembe

İş Görüşmesi Makyajı Önerileri


İş görüşmesine giderken hem kıyafetimize hem de makyajımıza hatta parfümümüze bile dikkat etmemiz gerekiyor bence :) Hem üzerinizde doğal duracak,rahat hareket edebileceğimiz hemde klasik bir giyimi seçmeliyiz. Kumaş pantolon, gömlek veya etek, bluz ikilisini seçebilirsiniz iş görüşmeleri için. Benim görüşüm spor giyimi çok tercih etmemeniz yönünde veya jeans giymemenizin daha uygun olduğunu düşünüyorum. Şimdi sizlere önereceğim makyajda 2. iş görüşmeniz garanti :), fakat işe alınır mısınız alınmaz mısınız orasını net söyleyemem :) İnsanlar kıyafetleri ile karşılanır ama bilgileri ile uğurlanırlar, tabii ki biraz da şans meselesi:)


İş görüşmesi makyajında uyguladığım ürünler; göz makyajım için Oriflame by More Demi far paletinden, mürdüm tonlarını gölgeleme icin uyguladım, krem rengi Essence göz farımı ise göz kapağımın dip kısmına uyguladım. Oriflame The One rimeli ve Amway Artistry eyelineri da gözüme uyguladım. Rujum da Amway Artistry kırmızı pembe tonlarına yakın rujumdu. Oldukca sade fakat yüzüme aydınlık ve berraklık veren bir makyaj yapmaya çalıştım. Allığım Alix Avien, fondotenim ise M. Asam sihirli fondotendi. 


28 Ekim 2012 Pazar

Alışverişkolik Ve Pembe Dünyası


Sophıe Kınsella'nın bu ikinci kitabını okuyuşum..İlk kez Pasaklı Tanrıça'yı okumustum,o kitapta çok eğlenceliydi,nasıl okuduğumu bitirdiğimi anlayamamıştım.Alışverişkolik ve Pembe Dünyası'da bir o kadar güzelmiş,eğlenceli bir kitapmış.Rebecca bir ekonomi dergisinde yazılar yazmaktadır,fakat ekonominin e sinden anlamamaktadır.Alışverişe karşı olan tutkusu,kredi kartlarınada yansımaktadır.Hesabını bilmeden sürekli alısveriş yapması sonucunda,maddi acıdan zor durumlara gelmeye baslar..Ask hayatıda ekonomik durumu gibi düzgün değildir..Yasadığı komik olaylar,iş hayatında kendisini basarısız ve ezik görmesi,aşk hayatının iyi gitmemesi,sürekli yaptığı harcamalarlada birleşince işin içinden cıkılamayacak bir hal alacaktır..Vee neler olacaktır acaba diye düşünüyorsanız,eğlenceli bir kitap okuyup,kendinizdende parcalar bulacağınız bir kitap,tavsiye ederim hem kafanızın dağılması açısından hemde ciddiye alabileceğiniz,coğu yerindede eğleneceğiniz bir solukta okuyacağınız,bircok yerindede oldukca güleceğiniz bir kitap olmuş:))

Biricit derki,alışveriş tutkusu terapi gibidir,her kadında olan vazgeçemediği bir özelliktir,yasasın alısveriş yapmak!:))

4 Eylül 2012 Salı

Eski İş Arkadaşları Kahvaltısı (!)



Korku filmi gibi..En azından bana göre,çünkü sevmediğim görüşmediğim 3-5 kişininde bulunduğu bir organizasyon yapmışlar.Saolsunlar benide unutmamışlar davet etmişler ama gitmeyeceğimi söyledim.

En önemli nedeni ise çok çok samimi olduğum ama sırrımı gidip eşine anlatan o kadınında orda olması.Hem gidip ne yapacağım,hepsinin aynı işyerinden tanıstığı birer tanede doğurduğu çocuklarını mı seveceğim?'ayyy ne şekersin' ne yalan ne yalan..
Öyle bir iş yeriydiki yani öyle bir yapımarket düşününki kim kiminle belli değil,o onla çıkıyo o öbürüyle onu aldatıyor,en sonunda evlenenler... aşk yuvası gibi bir işyeriydi,ee yani mağazada 300e yakın personel var,işyerinde aşk bildiğiniz gibi çok yaygındır.Bir ben bulamadım(!) Yada buldumda belki istememiş olabilirim,ne de olsa aynı işyerindeyiz,böyle saçma düşüncelerimde vardı aynı işyerinden biriyle olmaz..

Eee ne oldu,biz kariyer uğruna aşklardan vazgeçtik,onlar evlerinin hanımı oldular,hemde kimlerle çıkıp çıkmadıklarıda belli değilken,ayyy müdür yardımcısı benden mi hoşlanıyor yok merdivende bana baktı,yok hırdavat bölümündeki çocuk bana bişey sordu..En sonundada sen işinle ilgilendin Biricit onlarda kocaları kapıp,popolarını yayıp koca parası yiyen asalak kadınlar olarak birer tanede doğurdular ohhh miss gibi hayat!..
Tamam bekar olduğum içinde gitmiyor olabilirim ama asıl neden ki asıl neden de dost sandığım,yer süpürgelerini o ortamda görmek istemiyorum,ne konusacağım,ordan bırılerı barıstırmaya calısırlar en ıyı acıdan bakarsam ya da en kötü acısından su olur:'ay sen evlenmedın mı hala? bekar olduğuna inanamıyorum?!' 'ee ama ben ben kariyerimde şu anda...' 'ahh vah vah ayy cok uzuldum,ben evlenırsın sımdıye dıye dusunmustum' 'eee şey ben ama işimle ilgili....' 'neyse Allah'tan ümit kesilmez canikom,tatlışkom..bla bla bla..' bu konusmalar gecerdi eminimki..

O yüzden sizin gibi samimi olmayan,çalışma hayatını bile bilmeyen,yan gel yat osman halde asalak gibi yaşayan insanlarla,birbirlerinin dedikodularını ona buna anlatan pisliklerle bir araya gelemiyorum..yapım bu benimde..Organızasyonu çok sevdiğim arkadaslarım yapmıs olsada onlara ayıp olmasın dıyede gidemiyorum işte bende buyum..
Ne dıyımkı orada dedikodularımı yaptığınız her an,ben sizden daha öndeyim demektir!....

Biricit hayatındaki pislikleri atmaya devam ettikçe,gün geliyor yine su yüzüne çıkıyorlar,anlıyor ki geçmiş sürekli karşısında,ne yapsın gitse onlarla yüzleşse onların saçını başını yolsa daha mı iyi olurdu?
resim alıntıdır.

12 Ağustos 2012 Pazar

15 Yıl Sonra (mim)



“Gözlerinizi kapatın ve 15 yıl sonrasını düşünün , kendinizi hayal edin, nerede olurdunuz, nasıl olurdunuz, neler yapardınız?”

15 yıl sonrasında Biricit için iki seçenek var,ya bekar olmak yada evli olmak!

15 yıl sonra evli Biricit:
Önümüzdeki beş yıl içinde evlendiğimi varsayarak,15 yıl sonrasında üç tane çocuğum kesinlikle olur.45 yaşında evli ve üç çocuklu bi kadın..Aaa ben bile şaşırdım.
Saçlarıma hafif aklar düşmüş,yok yok bizim ailede saçlar beyazlamıyor boyasanda boyamasanda cinsimiz böyle bizim:)Ama ben boyardım bakımlı olurdum,yaa o yasta menapoza girmemede yaklasmıs olurdum yaa 45 yaşında oluyorum.Üç doğum sonrasında tabii biraz tontişleşirdim.13-14 yaşlarında bi kızım olurdu onunla alısverıse giderdim yada kocaman kız yaa kendi gitsin liste verirdim eline 'kızım bunları marketten al'.Diğer çocuklarımda ikiz olurmuş bi kız bi erkek,yemeği yaptıktan sonra bütün cocuklarımı ve 83 yaşındaki annemi alır arabamla gezmeye giderdik.
Kocam işteymiş çalışıyormuş bir cumartesi günü,sonra annem ve cocuklarımı gezdırdıkten sonra eve gelip BEY'ime yemek hazırlıyorum.Farkındaysanız sürekli bi yemek hazırlığı içindeyim:)Annem bizde kalıyormuş tabiiki,ben ve BEY'im yani canım kocacım ile işe gittiğimizde annem cocuklarımıza bakıyormus.Tabii erken emeklılık sistemi gelmiş yeniden ben bi anda emekli oluyorum ve emekliliğimin tadını cıkarıyorum iki katlı evimizin bahcesinde lahana yetiştirmeye baslıyorum:))
Eşimle iş kuruyormuşuz,çünkü evde bos bos duramam ben sıkılırım,evime yakın bir yerde mesleğimin birikimiyle,öğrendiklerimle ilgili bir firma açıyormusuz,en azından cocuklarımız ileride devam ettirirler:)

15 yıl sonra bekar Biricit :  (tabii bu olmasını istediğim en son halim,umarımki böyle olmaz ama bekar kalırsam 15 yıl sonrasında sanırım böyle olabilir)
Bütün arkadaslarımın evlenmesini geçtim hepsi ikişer üçer tane doğurdular,hatta onların cocuklarının düğünlerine gitmeye basladım artık.Annemle yine aynı evde yasıyoruz,hala gece dısarıya cıkmama ızın vermıyor,aksam 10 dedın mı evdeyım.
Eski sevgililerimin facebookuna bakıyorum,bazıları bosanmıslar ıkıncıyı bıle almıslar,ılgınc ben hala bekarım.Hatta bi eski sevgilim geri dönmek istedi,eşinden bosanmış yeniden baslayalım dedi,bende ona 'oğlum bak git' dedim,zamanında kacırdın sen bu treni,geçti bolunun pazarı dedim...Bugün veterinerden bir kedi daha aldım.Bu 15.kedimiz oldu.Kedileri cok seviyorum,15.kedimin adınıda Garfield koydum.
Ama iş hayatımda inanamayacağım basarılara imza atıyorum,yine bi tv programından aradılar.Kendi kurduğum e-ticaret sitesini bu kadar kısa zamanda nasıl Türkiye'nin en çok kazanan,en çok tercih edilen ve en sevilen alısverıs merkezi haline getirdiğimi merak ediyorlar,başarının sırrını ise bilmiyorlar 'gerçek sevgi'..

Biricit zaten 30 yaş sendromundaydı,şimdi 45 yaş sendromuna girdi:))

resim alıntıdır.

12 Temmuz 2012 Perşembe

İŞ'te Kadının Gücü



18 tane girişimci kadının,iş hayatındaki başarı öykülerinin yer aldığı kitap çok ilgi çekici.Günümüzde artık kadınlarında iş hayatında söz sahibi olduğunu hatta yöneticilik ve girişimcilikte kadınların dahada başarılı olduklarını açıkça ortaya çıkarıyor.Okurken çok ilham aldım,hatta kendi işimimi kursam ne yapsam,yapabilir miyim?diye düşündüm.Halada düşünüyorum aslında uygulamaya geçmek için sanırım cesaret gerekiyor.Kimbilir belli de olmaz belki ileride neden olmasınki:)

- Ayşe Zamanpur - Silk&Cashmere
- Aynur Bektaş - Hey Tekstil
- Ayşe Öztuna - Profil International
- Ceyda Aydede - Global Tanıtım
- Feryal Menemenli - Doğa
- Gülseren Onanç - Ticketturk
- İpek Nur Cem Taha - Netwise-Praksis
- Melek Bar Elmas - Merlin Bilgisayar
- Melek Kurtsan - Kurtsan Medikal
- Meral Varuy - Tradingtextile
- Nazlı Gürer - NG-STYLE
- Nilgün Keleş - Sertrans
- Nur Ger - Suteks
- Roza Hatem - Bentem Sigorta
- Sunay Karamık - KRM Danışmanlık
- Zehra Güngör - Stage İletişim Danışmanlığı
- Zeynep Bodur Okyay - Kale Grubu
- Zuhal Mansfield - TMG Madencilik

Peki nasıl başarmışlar merak ediyor musunuz?Hepsinin farklı hikayeleri var,ama ortak noktaları 'onlar bakan değil gören insanlar,seyreden değil merak eden kadınlar'.Kendilerini yeniliyorlar,stratejik düşünüyorlar,ilkeleri var,özgüven sahibi insanlar,POZİTİFler,bütünü görüyorlar,dengeleri gözetiyorlar,tekli düşünmüyorlar,at gözlüklü değiller,bilimsel,gerçekçi ve ORJİNALler..
Aylin Löle'nin kaleme aldığı,18 tane başarılı kadının iş yaşamlarını ve başarılarını okurken ağzım açıkta kaldı,kesinlikle okumalısınız.
Biricit'te bir gün başarılı olacak mı bakalım?

26 Ocak 2012 Perşembe

Plaza İnsancıkları


Niye plaza ınsancıkları dedım cunku bırazdan bahsedeceğım ınsanlar pek ınsan değıller,aman dıkkatlı olun bu ınsancıklara karsı:
-Dedıkoducular-Merak Abideleri: Herseyı merak ederler,sıze sureklı sorular sorarlar,ağzınızdan laf almaya calısırlarkı bunları dığer arkadaslarınıza yaymaya calısabılsınler,ozel hayatınızdan ıs yasamınıza kadar bılmedıklerı seyınız kalmasın ısterler,herkesın arkasından konusurlar..
-Belescıler: Genelde mola esnasında karsınıza cıkarlar,sureklı sigara otlaklamaya calısırlar,aslında kullanıyorlar mı paketlerı nıye yok dıye dusunursunuz ve kullanıyorlardır,bı arkadasım molada sıgara ıstedı benden  verdim,sonra cakmak ıstedı onuda verdım ve dedımkı 'ıstersen senın yerınede ben ıceyım mı sen yorulma' tabıı herkes guldu o anda moladakı arkadaslar yalnız arkadasım gülmedi..
-İşlerine geldiğinde konusanlar: Bu ınsanlar cok havalıdır,gorsenız dersenızkı cok sey bılıyor yada yonetıcı falan sanırsınız,sıze normalde selam bıle demezler,merhaba demezler ama bır ıslerı dustu mu sızın yardımınız mı gerekıyor hemen gelıp sızle can cığer kuzu sarması olurlar..
-Dost gorunumlu yalaka ve yalancı topluluğu : Bastan soyleyeyım ısyerınde dostluk dıye bısey yoktur,sız onu dost sanabılırsınız ama karsınızdakı sızı dostu olarak gormuyor..Off en tehlıkelılerı,bunlar yuzunuze gulup arkanızdan ıs cevırırler ve sız ne olduğunu bıle anlayamazsınız,hem yalancıdırlar hem sıze dostunuzmus gıbı davranırlar hemde arkanızdan ısler cevırıp sızın basarılarınızı kendı basarısıymıs gıbı gosterıp yukselmeye calısırlar,yonetıcınızle aranızı bıle bozabılırler.Ama yalakalıkları sayesınde herseyın kapısını acarlar..
-Facebook,msn manyakları:Bütün gün ınternette sörf yaparlar,iş falan yapmazlar,bazen cok calısıyormus gıbı mesailere kalırlar,bazense mesaide kalmazlar doğruca eve gıderler,yalakalıklarından yada müdürlerin tanıdıklarından olusan bu gruptakı ınsanlar cok basarılıdır...
Bu saydığım insanlar takım elbiseli,tayyörlü,güzel giyimli,makyajlı,traşlı ve çok bakımlı insanlardır ayrıca yukarıda saydığım konulardada çok başarılıdırlar.
İş hayatında gercekten alnının terıyle basarılı olmus ınsanlarda vardır elbette hakkıyla,calısarak basarılı olan ınsanlarda vardır,oyle ınsanlarıda tanıyorum ama yukarıdakı ınsanlardanda tanıdım..

Biricit derki istersen gökyüzünde Plaza insanı ol,insan olmadıktan sonra neyleyim senin plaza insanı olmuş halini.

resım alıntıdır

16 Ocak 2012 Pazartesi

Yeni Mezunların Sorunları


İstediğiniz bölümü okudunuz,artık üniversite mezunu oldunuz,kepinizi havaya attınız ve dünyaaa ben geliyorum diyerek iş hayatına baslayacaksınız..Bende mezun olduğum anda cok mutluydum,sevınclıydım..Annem benımle gurur duymustu mezunıyet törenimde..Okurken, hatta 15 yasımdan beri iş hayatına aşinaydım.5 yasımda ılkokula basladığım ıcın,erken yastada lısedeydım,okul arkadaslarım hep benden buyuktuler.Lisedeyken meslek lisesi okumustum,süper liseye puanım yettiği halde illaki muhasebe okucam ben diye diye ticaret lisesine gittim.Bütün okul hayatım boyunca tam bi inek öğrenciydim.Lise son sınıfta stajımı büyük bir firmada yaptığımda 15-16 yaslarındaydım.Mezun olduğum yıl üniversiteyi kazandım iki yıllık bir bölümü, bizim zamanımızda öss öys vardı.İstanbul dışını yazmadım,annem izin vermiyordu derken İstanbul'u tutturdum..Hem okudum hemde part-time işlerde çalıştım.Mezun olduğumda ise harika işlerin beni beklediğini sanıyordum..Öncelikle staj yaptığım devasal şirkete gittim.Aynı dönem staj yaptığımız arkadasımıda orda gördüm,hatta kendisi lise mezunu ve insan kaynaklarının asistanı olarak görevine devam ediyordu..Ben tabi üniversite mezunu olduğum için hemen beni alacaklar sanıyorum,selamlastık cv n nerde dıye sordu arkadasım,tabii o kadar biseyı bılmıyormusumkı cv mı bıle hazırlamamıstım..Kız bana yardımcı oldu o hazırladı ilk cv mi..Sonra insan kaynaklarıyla gorustum,onlar bana dört senelik mezunu olmam gerektığını,yabancı dıl bılmem gerektığını soyledıler..Kapının dıbındekı kız lıse mezunu o nasıl burda calısıyordu dıyemedım tabıı..Cunku sanırım torpılı vardı kızın...Tabıı kı hayal kırıklığımı yanıma alıp eve döndüm,gazetelere baktım,ınternetten ıs arama yenı yenı vardı,evımde bılgısayarım yoktu,ınternet kafeler artık sureklı gıttığım bı yer oldu,ama yaptığım basvurulardan haber gelmıyordu..

Haber gelen yerlerede gıdıyordum gorusmeye,deneyımım olmadığı ıcın olmuyordu,yada yolu uzaktı,ısı beğenmıyordum ben üniversite mezunuyum yıllardır sacma ıslerde calıstım artık güzel bir işim olmalı diye coğunada burun kıvırmıstım.Hatta kpss ye bile girmiştim..Orasıda olmadı,70le memur olunurken 68 almıstım..cok uzun yıllar iş aradım..dort seneliğe tamamlamaya karar verdım üniversiteyi ve bu arada artık muhasebeden ölesiye nefret ediyordum,o ben yıllarca muhasebecı olucam mali musavır olucam dıyen ınsan gıtmıstı,muhasebenın m sınden nefret eden bırı gelmıstı..Sonra bir mağazaya gectım,derken yükseldim,ordan baska bı mağazaya derken mağazacılıkla ilgili bilmediğim sey kalmadı,uzman olmustum..Ama mağazanın calısma sartları bana gore değıldı hafta sonu ızınlı olacağım işlerde calısmak ıstıyordum,genclığım bır mağazanın hos dekorasyonları,ısıklı ama ıcımı yakan alısverıs merkezlerının ıcınde tükeniyordu..

İnat ettim bu mağazacılık ortamından kurtulmak istiyorum ben dedim..Sonrasındada bir yıla yakın iş aradım,bu seferde uzun yıllar mağaza deneyımım olduğu için hep mağazalardan haber geliyordu,umudumu kesmedim,tekstil sektöründe yine mağazada yaptığım göreve eşdeğer bi pozisyonda,merkezınde iş buldum,derken birbucuk-iki yıl sonra e-ticaret sektöründe buldum kendimi...

Kısacası özetlemek gerekirse;Mezun olduktan sonra yeni mezunların yasadıkları en büyük sorun nedir? Tabiiki işsizliktir..
Okulu bitirdiniz,sıra geldi iş aramaya..Öncelikle Cvnizi hazırlamanız gerekir.Bitirdiğiniz okulları,hobılerınızı,gittiğiniz kursları belırtın..Fotoğrafınızı ekleyin cv nıze..Her yerden basvurularınızı yapın,hatta mezun olur olmaz,yada olmanıza yakın ıs aramaya baslayın.
Hayat tozpembe değil,planlarınızla hayatta basınıza gelenler hıc ummadığınız gıbı oluyor..Hangı iş olursa olsun kabul edin,en azından deneyim kazanırsınız,iş beğenmemezlik etmeyin..
Arkadaslarınıza,akrabalarınıza,çevrenize iş aradığınızı söyleyin..Bazen yakın cevrenızın referansı ıle cok guzel seyler olabılıyor..
Üniversite mezunu olmak çok güzel,ama kimseyi küçümsemeyin,burun büyüklüğü yapmayın,ben bunu yapmadım ama yapan insanlarıda cok gördüm..Ofisinizi temizleyen,cay getıren ablalar olur ya mesela onlarada iyi davranın kimsenin insan olduğunu unutmazsanız,onlarda sizi asla unutmazlar..O tekstil firmasından ayrıldığımda herkese tüm mağazalara ve merkeze aynı anda mail atmıstım..Mailden sonra telefonlarım susmadı..Herkes cok duygulanmıstı..

Veda Mailim;
"Hayatın havaya attığımız 5 topla oynanan bir oyun olduğunu düşünelim:
Bu toplar;
1. İşimiz,
2. Sevdiğimiz,
3. Sağlığımız,
4. Dostluklarımız ve
5. Benliğimizdir.
Bu 5 top içinde bir tek "işimiz" lastik bir toptur. Düşürürsek de zıplatabiliriz. Ancak diğer 4 top camdan yapılmıştır. Düşerse kırılır,yerine konulamazlar. Bunu fark etmeli ve hayatımızı bu dengeye göre kurmalıyız.Oysa hepimiz o ilk lastik topu tutabilmek uğruna diğerlerini kırıp dökmüyor muyuz?"(Can Dündar)

Sevgiler..

Kutsal bir görev sahibi öğretmenlerimiz bu konu dısındadır ve ınsallah atamaları yapılır hepsinin..

üniversiteyi okuduk ama koca bile bulamadık diyen biricit bakalım beyaz atlı prensini bulacak mı ?

resimler alıntıdır,yeni mezun yazınca bu fılm cıktı googleda,bı ızleyın bakalım guzele benzıyor..

20 Aralık 2011 Salı

Umutsuz İş Kadınları


Hepimiz umutsuz iş kadınlarıyız aslında.Niye biliyor musunuz? Sabahtan akşama kadar çalışıyoruz,iş için herşeyi yapıyoruz,mesailere kalıyoruz,ailemizi yeri geliyor ihmal ediyoruz.Hayatı kaçırıyoruz çoğu zaman.Suçluluk duygusu hissediyoruz bazı zamanlarda.Tamam üretelim bence tabiiki çalışalım,ama dengemizi kaybetmeden,hayatımızda önemli şeyleride aksatmadan yapalım bunu.Sonra herşey için geç olabilir.Sevdiklerimiz kayıp gidecek elimizden birgün,kimse ölümsüz değil.Ailemizi teker teker kaybedeceğiz bir gün,sevdiğimiz dostlarımızı.O zaman üzüleceğiz,hemde çok..
Ben bekar olduğum halde çalışırken zorlanıyordum,işyerinde bütün enerjimi tüketiyordum,evde birşey yapasım gelmiyordu içimden.Bide evli olanlar eve gelip yemek hazırla,çocuk doğur,eşinle çocuğunla uğraş,evi temizle evdeki işlerle uğraş.
Kimse bizi anlıyor mu?Birşeyler yapmak,üretmek için sabahtan akşama çalışıyoruz bide gelip evde çalışıyoruz.Bir kişide gelsin bi eline sağlık desin,teşekküretsin.
Umudumuz var mı?Bence olmalı..
Ve görün artık kadınların halini,ne kadar çok çalıştıklarını,iyi görevlere geldiklerinide görün,başarılarınıda kabul edin.En azından takdir edin..Erkeklerden çok çalıştıklarını anlayın.Bir kadın bir işyerinde çalışıyorsa,bir erkekten daha çok çalışacağını bilir ve onlardanda daha çok çalışır.Bu gerçeği kabul etmeseniz bile bu bir gerçek.
Kadınların kendilerini ne kadar yıprattıklarını görün.Sabahın köründe o sıcak yatağımızdan kalkıp,binbir kişiyle uğrasıp bir günü bitirdikten sonra eve gelip bi ayaklarımızı uzatalım yahuu..
Maaşlarımıza ekstra zamlar yapın,uzun boylu,yakışıklı erkek sekreterler tahsis edin bizlere..

Ekmek piş ağzıma düş olmayacağına göre,biricit çalışmanın yolunu tuttu yine.
resimler alıntıdır.

10 Aralık 2011 Cumartesi

Ofiste Aşk Başkadır


Ofiste aşk başkadır..

Çalıştığı işyerinde aşık olup evlenen o kadar çok arkadaşım varki.Genelde evlenen çiftlerin tanışma yeri işyeri veya okuldur.Eskiden görücü usulü diye birşey vardı,tabii artık öyle birşeyin olduğunu sanmıyorum.En azından çevremde falan görmedim.

Peki ben neden işyerinden kimseyi bulamadım? Çünkü ben çalışırken sadece işime odaklanıyorum,işyerinde birini sevmenin,aşık olmanın iyi birşey olmadığını düşünüyorum.Şöyleki ; eğer işyerinde biriyle çıkmaya başlarsanız kariyerinize zarar verirsiniz,işinize odaklanamazsınız,her işyerindede yasak olan birşeydir aslında.Aşkı yasaklamakta çok ilginç birşeydir sanki insan kimi nerede seveceğini seçebiliyormuş gibi.Eğer işyerinde biriyle sevgili olursanız,sürekli onun çevresindeki insanları gözetlemeye başlarsınızki benim gibi araştırmacı gazeteci bir kişiliğe sahip biriyseniz zaten twitteriydı,msnydi,facebookuydu araştırıp araştırıp zaten bokunu çıkaran bir yapıdaysanız yandınız ! Onu işyerinde başkalarıyla konuşurken,işini yapmaya çalıştığını bildiğiniz halde kıskanırsınız.



İşyerinde sizin dedikodularınızı yapmaya başlarlar,dedikoduda en sevmediğim şeyler arasındadır,o yüzden bana göre değil işyerinde aşk olayı.Çünkü ben kendimi biliyorum hem onu kıskanırım,hem işyerindeki dedikoducularınında ağzının payını veririm,bu seferde kötü olan ben olurdum.Mesela sevgilinizle tartıştınız,kavga ettiniz,ertesi gün yine işyerinde karşılaşıyorsunuz.Yada diyelim anlaşamadınız ve ayrıldınız,hergün işyerinde onu görmek size acı vermez miydi? Yada ilişkiniz ilerledi ilerledi ve evlenmeye karar verdiniz.Şimdi ne olacak?Birinizden birinin işyerinden ayrılmanız gerekiyor,çünkü aynı işyerinde evli çiftler çalışmıyorlar tabii işyerinin sahibi patronu falan değilseniz.Ya zaten evli olupta aynı işyerinde çalışmakta insanı bunaltır yaa o ne öyle,eve git işe gel aynı yüz,çokta huzurlu bir ilişki olmaz.Bu açılardan baktığımda işyerinde biriyle sevgili olmak bana olmayacak bir ihtimal olarak geliyor,asla yapamam.Ama bu şekilde ilişki yaşayanlarıda kınamıyorum hatta alkışlıyorum iyide yapıyorlar bence.Ama tehlikelerinide farketmelerini ona göre davranmaları gerektiğini düşünüyorum.

Bir mağazada çalışıyorsanız mesela nişanlandıysanız,birinizi farklı bir mağazaya gönderiyorlar.Evlenince aynı mağazada çalışmanız yasak.Bu şekilde evlenen çok yakın bir dostum var ve çok mutlu oldu.Şu andada bir kızları var,gerçi arkadaşım evlendikten sonra tazminatını alıp işten ayrıldı,çalışmayı seçmedi ama çok mutlu Allah bozmasın.Darısı bütün bekarların başına,tabii benim gibi cesaretsizseniz zor :)

Not:Bu hafta izlediğim filmleri size aktarmak istedim,kesinlikle izleyin.
Musallat 2: Benim gibi korku,gerilim filmi fanatiğiyseniz Türk filminden korku filmi mi olur,çok saçmalıyorlar hayatta izlemem diye düşünebilirsiniz.Çünkü bende öyle düşünmüştüm.Ama bu sefer Türk sinemasında gelişmeler olmuş,biraz daha gayret ve çalışmayla bence güzel filmler yapabiliriz.Musallat 2 de ürktüm,gerçekten korku öğeleri var ve olayın gerçek olmasıda insanı etkiliyor.
Dedemin İnsanları: Romantik,duygusal,dram filmlerini sevmem aslında,arkadaşımın çok yoğun isteği üzerine izledik filmi.Konunun gerçekten yaşanmış olması,anne tarafımın da göçmen olması,belkide yaşarken gördüğüm anneannemin ve babaannemin hayatlarıda böyle miydi?diye düşündüğüm,hayatım boyunca göremediğim iki dedem içinde izledim filmi.Dedelerimi tanımak isterdim,bir kezde olsa görmek isterdim,Allah ikisinede rahmet eylesin.Çetin Tekindor'un oyunculuğu zaten harikaydı.Filme girerken arkadaşıma 'sen ağlarsın şimdi hehehe' diye dalga geçerken,filmi izlerken ağlamaktan helak oldum.Fevkaladenin fevkinde bir film ailecek izleyebilirsiniz.

Ağlamaktan helak olan biricit,efkarlanıp bir sigara daha yaktı ve tvdeki dizilerini izlemeye gitti.
resimler alıntıdır.

28 Kasım 2011 Pazartesi

yönetici tipleri...


1-Vurdumduymaz,ilgisiz yönetici: Bu yönetici tipi genelde hiçbir yaptığınız işle ilgilenmez,başarılarınızı övgülendirmez,sizi kaale bile almaz.(almazsan alma lavuk,seni kim kaale aldı ki?)





2-Yalaka Yönetici: Bu yönetici tipi genelde bölüm sorumlusu,departman sorumlusu sayılan,hiyerarşide bir üstü tarafından yönetilen yöneticidir.Üst kademedeki yöneticiyi yıkamayı,yağlamayı çok sever.Yer yer yalakalıklarıyla,yer yer kendi çalışanlarından aldığı bilgilerle yönetimi etkilemeye çalışır.En önemli özelliği iyi biri gibi görünmesidir fakat sizi sattığı anda gerçek yüzünü anlarsınız.(yere tükürdüm onuda yalasana,Seden Gürel-Çalkala şarkısı sana yazılmış adamım)




3-Kullanmaya çalışan Yönetici:İşle ilgili hiç bir bilgisi olmamasına rağmen,sizin bildiğiniz şeyleri,yaptığınız işleri,kendi yapmış gibi üst yönetime bildiren kişidir.Siz sadece kullanıldığınız ile kalırsınız.(sakızımı lağıma attım,alıp çiğne)


4-Nazi Fikirli(erkekse Fredy Kruger-kadınsa Blair Cadısı) Yönetici:Bu yönetici tipi; çalışanını insan olarak görmez.Adeta sizi at yada eşek konumuna sokmaya çalışır.Sürekli size bağırır,çağırır bu şekilde disiplini ve iş düzenini sağlayacağını sanmaktadır.Sizin mola yapmanızı,yemek yemenizi bile istemez sizin sadece çalışmanızı,mesailere kalmanızı ister.Sürekli insanların içinde sizi rencide edici cümleler kullanarak,hem üzülmenizi hemde başkalarının sizi verimsiz görmelerini sağlar,üstüne üstlük moralinizide sıfırlar.Yaptığınız hiçbir işi beğenmez,nasıl bir portakalı sıkarsınızda suyu cıkarda posası kalır ya,o sızın o posanızıda sıkmaya calısır,hatta sizden sabun bile yapmayı düşünebilecek bir yapıdadır.(ekinler baş vermeden kör buzağı topallamaz,merci poku mu yii)





5-Cimri Yönetici:Bu yönetici tipinde,yönetici hem patrondur,hemde yönetici statüsündedir.Çalışanlarının maaşlarını zamanında ödemeyen,onların maaşlarıyla ne yaptığı belli olmayan yöneticidir.İşçiler maaş almayı beklerken,günler,haftalar,aylar geçmektedir.O kadar cimridirki ucuz çay,ucuz yemekle çalışanlarını mutlu ettiğini sanmaktadır.(ekmek bedava,su bedava,bedava yaşıyoruz bedava,beyinde bedava)





Umarım bu tipteki yöneticilerle hayat boyu karşılaşmazsınız.İyi yöneticilerde yok mu?Tabiiki var.Çok sevdiğim,tanıdığım,çalışan personelleriyle arkadaş gibi dost gibi olan yöneticilerde var.Yönetici dediğin önce insan olmalı,gerisi boş ve hikaye.

Yazıyı yazan Biricit,kendine demli bir cafeé yapmaya gitti,sizde yatın uyuyun,işe geç kalmayın,sonra yöneticiniz sizi sevmez.
resimler alıntıdır.

26 Kasım 2011 Cumartesi

iş görüşmesinde ne giymeli?


Hayalinizdeki iş için sizi aradılar ve görüşmeye çağırdılar..İşte en önemli ana geldiniz..İş görüşmesinde ne giyeceğiz stresi sizi sarmaya başladı..


İş görüşmesinde koyu renkli kıyafetleri giymelisiniz.Bu sizi ciddi,işi almaya istekli gösterecektir.Koyu renkler derken; siyah ve lacivert rengi kullanabilirsiniz.Beyaz bir gömlek,siyah bir pantolon yada siyah bir etek birbirini iyi kombine edecektir.Beyaz gömleği özellikle tavsiye ediyorum,çünkü beyaz karşınızdakinize güven veren bir renktir.Unutmayın ilk intiba her zaman çok önemlidir.Ama unutmayınki,İnsanlar kıyafetleri ile karşılanır,düşünceleri ile uğurlanırlar.






Tabii bu söylediğim daha çok tutucu mesleklerle ilgili.(finans,bankacılık vb.) Bunun yanısıra yayıncılık,medya gibi sektörlerde çalışıyorsanız iş görüşmenizde biraz daha renkli kıyafetleri tercih edebilirsiniz.Ama sakın günlük yaşamda kullandığınız tarzdaki kıyafetleri tercih etmeyin.



Jean pantolon giymek isteyebilirsiniz,fakat bunu denemeyin.İş görüşmesini ciddiye almamış gibi bir hava yaratabilirsiniz.Perakende yada mağazacılık sektöründe çalışıyorsanız; bıraz rahat ama yinede ciddi bir görünüm verebilecek tarzdaki kıyafetleri seçebilirsiniz.Yinede t-shirt,capri pantolon gibi kıyafetlerden kaçınmalısınız.İlk izlenim her zaman önemlidir,iş hayatında,insanlarla olan ilişkilerimizde,insanların hakkınızdaki görüşleri sizleri gördükleri ilk iki dakika içinde oluşur.

Şimdi sıra geldi renklerin manalarına ve insanların üzerindeki etkilerine.Benim en sevdiğim ve sürekli kullanmaya çalıştığım renkler mor,mavi ve siyahtır.Beyaz rengi o kadar çok kullanamıyorum,zira ne zaman beyaz renk giysem üzerime birşey döküyorum.Gri renkte gardrobumda mevcut değildir çünkü beni çok bunaltıyor,daraltıyor,adeta depresyona girmemi sağlıyor.


Uzmanların renkler hakkındaki görüşleri ise şu şekilde: ( http://www.renklerinanlamlari.com/renklerin-anlamlari.html )

SİYAH; hüznü, yalnızlığı, sıkıntıları ve endişeleri hatırlatarak karamsarlığı artıcı etkiler gösterebilir. Ölümü çağrıştıran siyah, genellikle matemin rengi olarak bilinir. Siyah renk aynı zamanda, gücü, soyluluğu, ağırbaşlılığı, hırsı ve tutkuyu ifade eder. Konsantrasyonu arttırır.

Gücü ve soyluluğu çağrıştırdığı için makam araçlarında en çok kullanılan renktir. Siyah renk, hakim olduğu ortamlara gizem katar. Karamsarlığı arttırabileceğinden özellikle çocuk odalarında kullanılmamalıdır.

Siyah rengi seven insanlar genellikle özgüveni yüksek, azimli ve kararlı kimselerdir. Kendi kararlarını kendileri vermek isterler. Bu özellikleri ile iş hayatında başarılı olabilirler, fakat inatçılık ve aşırı hırs gibi olumsuzlukları dengelemeleri gerekir. Ayrıca, siyah giyen insanların ruhsal sorunlarının daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Özellikle çocuklarda inatçılığa ve depresyona neden olabilir.

Siyah renk, kendine güveni ve konsantrasyonu arttırır. İnatçılığa ve hırsa neden olabilir.

BEYAZ;saflığın ve temizliğin simgesidir. Soğuk kanlılığı, asaleti, masumiyeti, istikrarı ve devamlılığı temsil eder. Huzur ve güven verir. Düşünce gücünü arttırır. Aynı zamanda insana hüzün veren, dertlerini ve sıkıntılarını hatırlatan bir yanı da vardır. Belki de bu yüzden, Çinliler beyazın matem rengi olduğuna inanırlar.

Beyaz renkle boyanan mekanlar daha geniş ve ferah olarak algılanır. Bu etkisinden dolayı, özellikle banyo, mutfak gibi dar mekanlar ile misafir odaları için uygun bir tercih olabilir. Bütün renklerle uyum sağlayan, tamamlayıcı ve dengeleyici bir renk olarak diğer mekanlarda da rahatlıkla kullanılabilir. Işığı yansıtan beyaz renk, az ışık alan mekanlar için de uygundur.

Temizliği ve sağlığı çağrıştırdığı için, beyaz renk hastaneler ve ilaç firmaları tarafından çok sık kullanılır. Neredeyse bütün ilaç kutuları beyaz renktedir.

Beyaz renk giyenler daha istikrarlı, güvenilir ve temiz olarak algılanırlar. Ayrıca, insanı daha genç gösterir.

Beyaz rengi seven insanlar genellikle, temizliği, aydınlığı ve düşünmeyi seven, hayal dünyası geniş, soğuk kanlı ve uzlaşmacı kişilerdir.

Beyaz renk insan sağlığı üzerinde de etkilidir. Bu nedenle, akciğer ve bağırsak hastalıkları ile şeker hastalığının tedavisinde beyaz renkten faydalanılabilir.

MAVİ;gökyüzü ve deniz; özgürlüğü, huzuru ve sonsuzluğu ifade eder. Mavi renk durağan ve çok göze batmayan bir renk olduğu için özellikle arka fonlarda kullanılabilir. İnsana rahatlık ve huzur veren, dinlendirici bir renktir.

Mavi rengi seven insanlar genellikle sakin, düzenli, güvenilir, sadakat sahibi, barışçıl ve içe dönüktür.

İnsanı sakinleştirici etkileri vardır. Bu nedenle, bazı okullarda mavi renk kullanılmaktadır. Dinlenme mekanları ve yatak odası için de uygundur. Sakinleştirici etkilerinden dolayı çalışma mekanlarında kullanılmamalıdır.

Mavi renk, gözleri ve sinirleri rahatlatır. Göz hastalıklarına ve stres, sinirsel baş ağrısı ve migrene karşı faydalıdır. Guatr, boğaz ve bademcik ağrısı gibi boğaz hastalıklarında mavi renk tedaviyi destekler. Kızamık, boğmaca gibi çocuk hastalıklarında etkilidir. Diş çıkaran çocukları rahatlatmaya yardımcı olur. Sakinleştirici ve kan akışını yavaşlatıcı etkileri ile tansiyonu düşürür. Bu özelliğinden dolayı yüksek tansiyonda ve ateşli hastalıklarda faydalıdır.

Mavi çok yoğun olarak ya da koyu tonlarda kullanılırsa insana sıkıntı verebilir. Açık mavi ise buzu çağrıştırır ve insanda soğukluk ve yalnızlık hissi uyandırabilir. Mavi güvensizliğe, aşırı duygusallığa ve tembelliğe neden olabilir. Bundan dolayı, karamsar kişiler için uygun bir renk değildir.

KIRMIZI;fiziksel anlamda hareketliliği, dinamizmi ve gençliği; duygusal anlamda ise mutluluğu, azim ve kararlılığı ifade eder. Bir nevi gücün ve azmin simgesidir. İnsanı harekete geçirir. Hareketliliğin ve azmin ihtiyaç duyulduğu yerlerde kırmızı kullanılması uygun olabilir. Çünkü kırmızı renk insana şevk, azim ve hareketlilik kazandırır. Bundan dolayı özellikle gençlere hitabeden ürünlerde kırmızı sıkça kullanılır.

Kırmızının, özellikle yakın mesafelerden, fark edilmesi kolaydır. Bu nedenle, uyarı işaretlerinde genellikle kırmızı renk kullanılır. Fakat uzaklaştıkça kırmızının fark edilmesi zorlaşır. Bundan dolayı, uzak mesafelerden fark edilmesi istenen işaretler için mavi renk daha uygundur.

Kırmızı ilk anda dikkat çekicidir, fakat uzun süre kırmızı ışığa maruz kalınırsa rahatsız ve tedirgin edici olmaya başlayabilir. İlk anda kendine çeken kırmızı, sonra kendinden uzaklaştırmaya başlayabilir.

Kırmızı renk iştah açıcı olmasının yanında zaman kavramını da unutturmakta ve uykuyu kaçırmaktadır. Bu nedenle, özellikle yemek odalarında ya da lokantalarda tercih edilebilir. Kolay fark edilmesi, önce kendine çekmesi ve sonra uzaklaştırması fast-food türü işyerlerinde çok sık olarak kullanılmasına neden olmaktadır.

Uzun süre kırmızıya maruz kalmak duyarsızlığa, kabalık, kızgınlık ve saldırganlığa zemin hazırlayabilir.

Kırmızı renk tansiyonu ve kan akışını hızlandırır. İnsana hareketlilik kazandırır ve mutluluk verir. Bu özellikleri ile hüzünlü olanları neşelendirmeye yardımcı olur. Kansızlık, soğuk algınlığı ve felç gibi şikayetleri olanların tedavisini destekleyici olarak kullanılabilir. Bununla birlikte yüksek tansiyon, gerginlik ve yüksek ateş gibi olumsuzluklara da zemin hazırlayabilmektedir.

Kan akışını hızlandıran ve hareketliliği teşvik eden kırmızı aynı zamanda tahrik edicidir. Bundan dolayı, özellikle çocuk sahibi olamayan ya da birbirine daha yakın olmak isteyen çiftler için yatak odasında ve geceliklerinde tercih edebilecekleri bir renktir.

SARI;İnsana sevinç ve coşku verir. İlham vericidir. Bilgiyi ve bilgeliği ifade eder. Mutfak için oldukça uygundur.

En parlak renk sarıdır. Sarı renk sıcak bir renk olmakla birlikte, yeşile kaçan tonları soğuk bir renk gibi algılanır. Bu nedenle, sarı canlılık ve neşenin rengi olduğu kadar, hüznün ve sonbaharın da rengidir. Bu iki zıt etkiyi de içinde barındırdığı için insanda duygu ve zihin karışıklığına neden olabilmektedir. Fazla ilham verici olduğu için zihin karışıklığına neden olabileceğinden çalışma odalarında kullanılması tavsiye edilmez. Ayrıca, dinlenme mekanları için de uygun bir renk değildir.

Sarı renk aynı zamanda geçiciliği de ifade eder. Çok dikkat çekici olması ve geçiciliği ifade etmesinden dolayı taksilerde en çok kullanılan renktir.

Sarı midenin ve sindirim sisteminin de rengidir. İştahı açar, hazımsızlığı ve sindirim sistemi rahatsızlıklarını önlemeye yardımcı olur. İştah açıcı etkisi ile özellikle iştahsız çocuklar için faydalıdır. Vücuttaki zehirli maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını kolaylaştırır ve kanı temizler.

Sarı renk zihin faaliyetlerini arttırır ve insana cesaret verir. Bu nedenle, sorumluluk ve yönetim gerektiren işlerde başarılı olan birinin sarı rengi seviyor olmasına şaşırmamak gerekir. Sarı rengi seven insanlar ilgi çekmekten ve her şeyin kendi kontrollerinde olmasından hoşlanırlar. İşlerin kendi kontrollerinden çıkmasına ise tahammül edemezler.

YEŞİL;İnsana huzur verir ve rahatlatır. İç açıcı ve güven veren bir renktir. Aynı zamanda umudu, yeniliği, gençleşmeyi ve yeniden canlanmayı çağrıştırır. Paylaşım, cömertlik ve uyumun rengidir.

Yeşil rengi seven insanlar genellikle üretken, çevresiyle uyumlu, içten ve doğayı seven insanlardır. Aynı zamanda hareketlerinde dengeli ve düzenlidirler.

Yeşil renk, üretkenliği arttıran etkisiyle özellikle mutfak için uygundur. Hastanelerde de hastaları rahatlatmak için kullanılması faydalı olur. Girişlerde yeşil renk kullanılması girilen ortama güven duymaya ve rahatlamaya vesile olur.

Yeşil renk insanı rahatlatır ve huzur verir. Gözleri dinlendirir. Verem ve kalp hastalıklarına karşı faydalıdır. Mide rahatsızlıklarına karşı direnci arttırır. Zehirli maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Sinirleri destekler. Hücrelerin yenilenmesini ve onarılmasını sağlar.

Olumsuz etkileri olarak, aşırı rahatlama sonucu umursamazlık, yorgunluk hissi ve tembelliğe, ayrıca kıskançlığa neden olabilmesi sayılabilir. Çalışmaya yatkın olmayan, yani tembel, kişilerde tembelliği daha da arttırabileceği için bu kişilerin çalışma ortamlarında yeşil rengin hakimiyetinden kaçınmak faydalı olacaktır.

MOR;zenginliği, asalet, lüks ve ihtişamı çağrıştıran bir renktir. Özellikle açık tonları rahatlatıcıdır. Hayal gücünü arttırarak şevk ve ilham verir. Konsantrasyonu arttırır.

Mor rengi seven insanlar genellikle, ruhsal dünyası ön planda olan, ağır başlı ve asil ruhlu kişilerdir. Duyarlılıkları fazla olduğu için sanat dallarında başarılı olma ihtimalleri daha fazladır.

Mor renk, vücuttaki hormonları ve salgı bezlerinin çalışmasını da etkilemektedir. Özellikle sara, menenjit gibi beyin hastalıklarında tedaviyi destekler. Eklem iltihaplarına karşı faydalıdır. Ayrıca, kanı temizler ve akciğer, karaciğer, kalp ve böbreklerin çalışmasını düzenlemeye yardımcı olur.

Mor renk, kullanıldığı tona göre farklı etkiler gösterebilir. Morun açık tonları olan lavanta, leylak gibi renkler ilham verici etkileri için çalışma odalarında tercih edilebilir. Beyinsel faaliyetleri ve sanatsal düşünceyi arttıran mor, özellikle sanatçıların çalışma ortamları için uygun olabilir.

Mor renk, açık tonlarda ilham ve güven verici etki gösterirken, özellikle koyu tonlarda, mor rengin insanda meydana getirdiği asalet duygusu, bazı insanlarda küstahlık, kabalık ve hatta kavgacı bir yapıya da neden olabilecek şekilde etki gösterebilir. Hüzün, üzüntü ve depresyonu çağrıştıran etkileri de vardır. Özellikle koyu tonlarda, bilinçaltını etkileyerek insanda korkuya ve hüzne neden olabilen mor renk, belki de bu yüzden, intihar edenlerin en çok sevdiği renklerden biridir. Bu nedenle, depresyona yatkın kişilerin, ruhsal sorunu olanların, alkoliklerin ve madde bağımlılarının olduğu ortamlarda kullanılmamalıdır.




PEMBE;kırmızı gibi canlılık verir ama daha yumuşaktır. Mavi renk erkeklerin, pembe ise bayanların rengi olarak bilinir. Neşe ve mutluluk veren bir renk olan Pembe aynı zamanda hayallerin ve aşkın rengidir.

Pembe kız çocuklarının rengidir. Saflığı ve sevimliliği çağrıştırdığı için kız çocukları en çok pembe renklerle bezenir. Bu nedenle, özellikle kız çocuklarının odalarında kullanılabilir. Sakinleştirici etkilerinden dolayı hapishane ve uyuşturucu tedavi merkezlerinde kullanılmaktadır. Ayrıca, pembenin rahatlatıcı etkisinden dolayı, müşterilerin pembe giyen kasiyerlere daha rahat ödeme yaptıkları tespit edilmiştir. Bu nedenle, pek çok mağaza ve markette kasiyerler pembe giymektedir.

Çalışma ortamları için çok uygun bir renk değildir.

Pembe renk, kişide olumlu duyguların oluşmasına yardımcı olur. İnsanı sakinleştirir ve vücudu rahatlatır. Sinir ve böbrek hastalıkları ile epilepsi (sara) hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır.

Pembe rengi seven insanlar, ki bunlar genellikle kadınlardır, duygusal, neşeli, sorumluluklarının bilincinde ve biraz ürkektir, fakat çekingenliklerini fazla belli etmezler.

TURUNCU;dışa dönük, heyecan ve mutluluk verici, dinamik, dikkat çekici, çarpıcı ve iç açıcı bir renktir. Kırmızıdan sonraki en sıcak renk olan turuncu gösterişin ve şatafatın rengidir, fakat kırmızı kadar rahatsız edici değildir.

Turuncu rengi seven insanlar genellikle dışa dönük, hareketli, neşeli ve sosyal ilişkileri kuvvetlidir. Bazen de gösterişe yatkınlık, sürekli haklı olma ve üstün gelme isteği görülebilir.

Turuncu renk metabolizmayı hızlandırır. Canlılık, cesaret ve güven verir. Zihni harekete geçirir. Pankreas, böbrek, dalak sorunları, karaciğer hastalıkları ve mide ülserine karşı faydalıdır. Romatizma şikayetlerini azaltmaya yardımcı olur. Emziren anneler için de faydalıdır.

Turuncu renk, kullanıldığı ortamlara neşe ve canlılık verir. Bundan dolayı, çocuk odalarında, mutfakta ve yemek odasında kullanılabilir. Çalışma odası, dinlenme mekanları ve yatak odası için çok uygun değildir.

LACİVERT;Sezgileri güçlendirir ve karar vermeyi kolaylaştırır. Sonsuzluğu, otoriteyi ve verimliliği simgeler. Fazla göze batmayan bir renktir.

Lacivert insanların üzerinde başarılı ve güçlü imajı bırakır. Bundan dolayı, dünyadaki şirketlerin yarısından fazlası logolarında mavi-lacivert renk kullanmaktadır. Lacivert giyen kişiler de kendilerini daha inandırıcı ve karizmatik hissederler. İnandırıcı ve karizmatik görünmek isteyen iş ve siyaset dünyasındakiler için vazgeçilmez bir renktir. Aynı zamanda, fazla göze batmayan bir renk olduğu için toplum içinde çok göze batmak istemeyenler de laciverti tercih edebilirler.

Lacivert mekanlar özellikle düşünce yoğun çalışmalar için uygundur. Yatak odasında kullanılmamalıdır.

Düşünce gücünü arttırarak karar vermeyi kolaylaştırır. Düşünce gücünü arttırıcı etkilerinin yanında hafızayı da güçlendiricidir. Lacivert renk pijama giyenlerin rüyalarını daha iyi hatırladıkları tespit edilmiştir. Ruh ve sinir hastalıkları ile göz, kulak ve burun hastalıklarında tedaviye yardımcı olur.

KAHVERENGİ;Ciddiyet, dayanıklılık, sadelik, dostluk ve metanetin sembolü olarak kabul edilir. Toplum içinde rahatlığı sağlar. Sosyal denge simgesidir. Zihin üzerinde etkilidir. Çok dikkat çekmeyen bir renktir.

Kahverengi giyen insanlar özellikle toplum içinde rahattırlar. Karşısındaki insanda da resmiyetten uzak, rahat bir havaya neden olur. Kahverenginin verdiği bu rahatlık ve paylaşma isteği konuklarında rahatlık isteyen televizyon programcıları tarafından kullanılmaktadır.

Kahverengiyi seven insanların tenleri genellikle hassas ve duyarlıdır. Duygusal yönleri ağır basar. Kendilerini güvende hissedecekleri tanıdık ortamlara ihtiyaç duyarlar. Sakinliği ve sadeliği severler, fakat yalnızlıktan hoşlanmazlar.

Kahverengi, bulunduğu ortamda insanın hareketlerini hızlandırır. Bundan dolayı, hızlı yemek yenilen hazır yemek salonlarında kahverengi tercih edilir. Zeminde kahverengi kullanmak toprağın güvenliğini hissettirir. Bu nedenle, resmiyetten uzak, rahat ve güvenli bir ortam oluşturmak istenen mekanlarda tercih edilebilir.

Özellikle toplum içinde rahatlık ve güven verir. Zihni faaliyetleri destekler. Çocukların kendilerini güvende hissetmeleri için faydalıdır. Ayrıca, çocuklarda yardım sever olmayı ve yaptığı işi sağlamlaştırmayı teşvik eder.

GRİ;gözün en rahat algıladığı renklerden biridir. Alçak gönüllülüğü ifade eden, uzlaştırıcı ve denge unsuru olan bir renktir. Ciddiyet ve hareketsizliği çağrıştırır. Çoğu devlet kurumunda ağır basan renktir.

Gri rengi seven insanlar genellikle olaylardan uzak durmayı tercih ederler. Kuralcı, tutucu ve hareketsiz yanları ağır basabilir. Karamsarlık ve içe kapanıklığa da neden olabilir. Aktif ve dışa açık insanlar griyi bunaltıcı bulurlar.

Diplomatik ve ağır ortamlarda denge unsuru ve uzlaştırıcı olarak kullanılabilir. Kullanıldığı ortamlarda bunaltıcı bir havaya neden olabileceği için fazla tercih edilmeyen bir renktir. En iyisi tamamlayıcı renk olarak kullanmaktır.




Yazısını bitiren biricit iş görüşmelerine hazırlanmak üzere,renklerle dolu bir alışverişe gitti,kendisini zorlu iş görüşmeleri  maratonu beklemekte...çünkü kocada bulamayınca kariyer yapması gerektiğini iyice anladı...


resimler alıntıdır.